Hüseyin bahçede sigara içiyordu. Ağabeyinin seslendiği duyar duymaz elindeki sigarayı yere atıp ayağıyla çiğnedi. Hızlı adımlarla eve girdi. Oturma odasında sedirin üzerinde oturuyordu Davut. - Hele gel bakalım şuraya... Namusumuz iki paralık oldu. Kimsenin yüzüne bakacak halimiz kalmadı. Bulacaksın bu kızı. Hemen yarından tezi yok aramaya başla. Biz kendi hesabımızı kendimiz göreceğiz. Bulup getireceksin bu kızı. İki elim yakanda olur bilesin. Hüseyin gözlerini kısarak baktı babasına: - Senin yüzünden oldu bunlar baba, daha sübyan olan kızı evermeye kalktın. Hem de kimle... Bu başkaldırış karşısında afalladı Davut, ama hemen toparlandı: - Sen benim kararlarıma karşı mı çıkıyorsun ha? Bana isyan mı ediyorsun? Seni parçalarım, gebertirim ve dönüp arkama bakmam ha... Dediğimi yapacaksın. Bulacaksın o sürtüğü... Bulup cezasını vereceksin. Öldürmek gerekirse öldüreceksin. Hüseyin sinirli bir şekilde fırladı odadan. Davut bir sigara daha yaktı. Büyük oğlu Hasan'a döndü: - Buna güvenmiyorum Hasan. Kızı bulsa daha uzaklara kaçırmaya çalışır. Bu da anasına çekmiş, benim böyle oğlum olamaz... Bu işi sen bitir aslanım. Hele bir bulalım şunu ne yapacağımıza o zaman karar veririz. Hasan atıldı: - Tamam baba, sen merak etme. Hangi deliğe girmiş olursa olsun ben bulacağım onu. Fazla uzağa gidemez zaten. Bu civarlardadır. Yarın sabah erkenden komşu köylerden başlayacağım aramaya. Hüseyin odadan çıkar çıkmaz mutfak kapısına dayanmış kendisine bakan annesiyle göz göze gelmişti. Zübeyde acı dolu bir ifade ile oğluna seslendi: - Benim diyemediklerimi dedin onlara. Hiç olmazsa sen varsın bu evin içinde. Hüseyin cevap vermedi, mutfağa girdi. Bir bardak su içti. Ağzını kuruladıktan sonra konuşmaya başladı. Sesi boğuktu: - Nereye gider bu kız ana! Kafamın içi kazan gibi. Ne yer, ne içer, nerede kalır. Kurda kuşa yem olacak... Daha ne kadarcık çocuk ama sonuçta kız çocuğu.. Babamın haklı olduğu yerler de var. Namus meselesi oldu bu iş. Zübeyde gözlerini kıstı: - El kadar çocuğu altmış bir yaşında adama satarken namus olmuyor muydu? Hüseyin hayretle kaldırdı başını: - Ana o başka iş. Ben de karşı çıktım bu evliliğe ama bu daha başka bir iş. Hüseyin'in kız kardeşi kaçmış evden, kötü yola düşmüş diyecekler. Nasıl bakacağım ben insanların yüzüne? Zübeyde başını geriye attı. Kendinden emin bir şekilde cevap verdi: - Kötü yola falan düşmez benim kızım. El âlemin suratına dedesi yaşında adama verdiğinizde nasıl bakabilecekseniz şimdi de öyle bakarsınız! Hüseyin şaşkınlıkla baktı annesine. Kafasının içi karışmıştı. Zübeyde telaşlandı ve ağlamaya başladı. DEVAMI YARIN