Ferit bey yemeğinı bitirdikten sonra kızına döndü: - Seni soramadım Serdar'ın telaşından kızım, nasılsın sen, okul nasıl gidiyor? - İyidir baba, gidip geliyorum işte. Haftaya vizeler başlayacak. İlk vizeler bunlar. Çok çalışmam lazım. Ferit bey memnun bir şekilde başını salladı: - Çalış kızım, bir şeye ihtiyacın var mı? - Sağol babacığım, hiçbir ihtiyacım yok. Doktor Ferit vücudunu arkaya doğru gerdi: - Şu kardeşin de iyi olsun, çok şükür başka bir sıkıntımız yok. Meral babasını tasdikledi: - İyi olur baba, merak etme, sanmıyorum ciddi bir şey olduğunu. Sıradan bir rahatsızlık bence. Nevin hanım elinde boş çorba tabağıyla kapıda göründü: - Bir iki lokma alabildi çocuk. Uyudu tekrar. Ateş harap etti. Ferit bey dudak büktü: - Endişe etme Nevin, iyileşir. Yarın tahlilini yapar, gereken ilacı veririm. Şimdi uyusun. Dinlensin. Yerinden kalkarak televizyonu açtı. Haber bülteni başlamıştı. Koltuğuna geçip dikkatle dinlemeye başladı. Meral sofrayı topladıktan sonra odasına gitmek için izin istedi. Ders çalışacaktı... *** Sabahleyin aç karnına Serdar'dan bir miktar kan alan Ferit bey, muayenehanesine gitmeden önce laboratuvara uğrayarak arkadaşı olan doktor Kemal'i buldu: - Kemal'ciğim, sabah sabah seni rahatsız ediyorum ama benim oğlan iki gündür hasta. Ateşi var çocuğun. İltihabî bir durumdan şüpheleniyorum. Şu kana bir bakıversen... Kemal bey kısa boylu tıknaz bir adamdı. Yüzüne büyükmüş gibi gelen kalın çerçeveli gözlüklerinin altından mavi gözleri kocaman görünüyordu. Köşeli bir yüzü, kalın dudakları vardı. Gülümsediği zaman yüzünün tamamı buruşuyormuş gibi bir hal alıyordu. - Rahatsızlık ne demek Ferit, tabii bakarım... Allah Allah, nazar değdi çocuğa. Nasıl gidiyor okulu? - Allah'a çok şükür problemsiz gidiyor Kemal. Kızın da, onun da bir meselesi yok. - Onlar akıllı çocuklar zaten Ferit. Hiç problem çıkarmadılar, küçüklüklerinden beri öyleler. Doktor Ferit'in verdiği kan tüpünü dikkatlice kayıtlara geçirerek elinde salladı: - Sen merak etme, ben bakarım bizzat buna. Öğleden sonra iki, üç gibi sen bir ara beni. Sanırım o zamana kadar alırım sonucu. Ferit bey minnetle baktı arkadaşına: - Sağol Kemal. Sonucu bileyim de tedavisini ona göre yapayım. Çocuğun imtihanları var, iyileşip kalkması lazım. Biliyorsun bizim okul hastalık falan dinlemez... Bir kahkaha attı Kemal bey: - Bilmez miyim!.. Hatırlarım otuzdokuz derece ateşle okula gidip imtihana girmiştim de sırada uyuyup kalmıştım. Ferit bey fazla oyalanmadı laboratuvarda. Arkadaşına bir kere daha teşekkür edip çıktı. Muayenehanesine geldiği zaman saat ona geliyordu. Sekreteri Aslı yeni gelmişti. Doktor beyi her zamankinden erken karşısında görünce meraklanmıştı... DEVAMI YARIN