Yaşlı adam Gülay'ın yanında yürüyordu. Genç kız onun adımlarına ayak uydurmuştu. MR çekilen odaya geldikleri zaman gülümseyerek döndü Kamil Beye: - Bir dakika bekleteceğim sizi. Odaya girdi ve bir iki dakika sonra çıktı: - Buyurun Kamil Bey. Çekiminizi yapacak arkadaş hazır. İçeri geçelim. Yarım saat sonra işleri bitmişti. Yeniden Nöroloji servisine döndüler ve Orhan'ın odasında genç doktoru beklemeye başladılar. Sonuçları hemen almıştı Gülay. Orhan'ın masasına oturdu: - Bir şey içer misiniz? Başını iki yana salladı yaşlı adam. Durmadan yutkunuyordu. Usulca sordu: - Aileniz İzmir'de mi oturuyor? - Evet, bir annem var zaten. Babamla yıllar önce ben doğmadan ayrılmışlar. Burada Balçova'da oturuyoruz. Bir müddet sessiz kaldılar. Sonunda Kamil Bey yeniden konuştu: - Ben Orhan'ın ailesini çok iyi tanırım. Babası kardeşim gibidir. Şefik'in ağabeyiyle arası çok fazladır. Yirmi yaş fark vardır aralarında. O nedenle Şefik benim elime doğdu diyebilirim. Ben de onun ağabeyi sayılırım. Mükemmel bir ailedir. Şahika da kızım gibidir. Sizi de çok seviyorlar. Düğün de yakında sanırım. Gülay şaşırmıştı: - Ne düğünü? Kamil Bey dudaklarını ısırdı: - Pot kırdım galiba ama Şefik sizden benim müstakbel gelinim diye bahsetmişti bana. Gülay kıpkırmızı oldu. Önüne baktı. Ne diyeceğini bilemedi. Tam o sırada Orhan girdi içeriye: - Tamam mı Gülay, sonuçlar nerede? Büyük zarfı uzattı genç kız. Orhan'ın yüzüne bakamıyordu. Genç adam şaşkınlıkla bir ona bir de Kamil Beye baktı. Neler olduğunu anlamak ister gibiydi. Kamil Bey açıklama yapma gereğini duydu: - Ben bir pot kırdım Orhan, Şefik'in hanım kızımızdan "müstakbel gelinim" diye bahsettiğini söyledim. Yanlış yaptım sanıyorum... Üzerime vazife değildi ama... Orhan gülmeye başladı: - Yok iyi yapmışsın Kamil Amca, ben de nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum bir türlü. Böylece Gülay benim ve ailemin niyetini öğrenmiş oldu. Yan gözle genç kıza baktı. Gülay başını kaldırmamıştı. Ne diyeceğini bilemiyordu. Mahcup bir şekilde önüne bakıyordu. Orhan onun yanına gitti: - Kusura bakma canım, ama bugün konuşacaktım seninle. Kamil Amca bana yardımcı oldu. Bir ara konuşalım olur mu? Gülay sitemli bir bakış fırlattı genç adama: - Sonra konuşuruz Orhan, şimdi sırası değil! Orhan "tamam" anlamında başını salladı ve yaşlı adamın sonuçlarına bakmaya başladı. Durum çok iyi değildi. Kaşları çatılmıştı. Birkaç noktayı Gülay'a gösterdi. Konuşulması gerekiyordu. > DEVAMI YARIN