Hülya sakin ve kibar bir şekilde genç adama döndü: - Ahmet Bey, sizi evinize bırakayım. Arabam garajda. Ahmet bir an için küçücük bir gecekondu olan evini düşündü. Tedirgin oldu: - Hiç zahmet etmeyin efendim. Ben gidebilirim. Şuradan bir otobüse bindim mi gayet yakın. Hülya tatlı bir tebessümle ısrar etti: - Lütfen, hem de birkaç kelime konuşuruz. Cevap beklemeden babasını öptü, annesine sarıldı: - Ben arayacağım. Akşam dersten sonra da uğrarım. Sonra genç adama döndü: - Buyurun gidelim Ahmet Bey. İki genç yan yana dışarı çıktılar. Ahmet ne konuşacağını nasıl davranacağını bilemiyordu. Garajda park etmiş olan son model küçük beyaz bir arabanın kapısını açtı Hülya. Birbirlerine gülümseyerek bindiler. Hülya dikkatli bir manevrayla garajdan çıktı. Trafik oldukça kalabalıktı. Hafiften bir yağmur başlamıştı. Genç adama dönerek sordu: - Ne tarafa gidiyoruz? Ahmet mahcup bir tavırla fısıldadı: - Gültepe... Mecidiyeköy'de de bırakabilirsiniz beni. - Hayır Ahmet Bey evinize kadar götüreceğim. Bırakın bu kadarını olsun yapayım sizin için. Ahmet durakladı: - Bana hiçbir şey borçlu değilsiniz, ben görevimi yaptım, her insanın yapması gereken şeyi yaptım. Hülya kendinden emin bir şekilde cevap verdi: - Biliyorum ama yaptığınız şey sizin için ne kadar sıradan olursa olsun bizim için, ailem için çok çok önemli. - Haklısınız diye mırıldandı Ahmet. Bir süre konuşmadılar. Sonunda Hülya bu sessizliği bozdu: - Nerelisiniz? - Zonguldaklıyım Hülya Hanım. Genç kız dikiz aynasına baktı arkasından gelen aracı takip etmek için. Sonra devam etti: - Aileniz orada mı? Ahmet yutkundu: - Kimsem yok efendim. Bir anam vardı, onu da daha bir sene olmadı kaybedeli. Yapayalnızım. Babam ben küçükken öldü. Kendisi kömür ocağında işçiydi. Grizu patlamasında göçük altında kaldı. Genç kız dudaklarını ısırdı: - Özür dilerim. Çok üzüldüm. Siz de İstanbul'a yerleştiniz o zaman? Ahmet başını salladı: - Evet. İnşaatta çalışıyorum. Büro işindeyim. Küçük bir ev tuttum. Yuvarlanıp gidiyorum işte. Hayat mücadelesi... Babanızın başına gelen kaza da bizim inşaatta oldu zaten. Hülya dikkatle kıvırdı direksiyonu. Kırmızı ışığa gelmişlerdi. Frene basıp durdu. > DEVAMI YARIN