Kahvaltı Murat'ın hararetli bir şekilde maçı anlatmasıyla yarılanmıştı. Leyla Hanım hiç anlamadığı bu konu hakkında sessizce dinliyordu. Nihayet kahvaltının sonuna gelmişlerdi. Fazıl Sabri Bey dudaklarını peçetesiyle sildikten sonra oğluna baktı dikkatle: - Bugün ne yapacaksın? - Askerlik şubesine gideceğim baba. Düşündüm, kararımı verdim. Önce askerliğimi yapacağım. İhtisas işine sonra gireceğim. Tahsilimin bölünmesini istemiyorum. Böylesi daha iyi olacak. Biliyorum, kesin konuşuyorum ve sizin fikrinizi almadım ama düşüncem böyle. Fazıl Sabri Bey gülümseyerek omuzlarını kaldırdı ve ellerini iki yana açtı: - Karar senin oğlum! Nasıl istersen. Leyla Hanım başını sallayarak kocasını onaylamıştı. Murat memnun bir şekilde kalkıp önce annesini öptü: - Biliyordum böyle diyeceğinizi. Sizler öyle mükemmel anne ve babalarsınız ki... Eğer benim başarılarımı takdir ediyorsanız bunun başlıca sebebi olarak kendinizi görmelisiniz. Sizin gibi anne babam olmasaydı ben asla başarılı olamazdım. Teşekkür ederim. Keyifle birbirine baktı karı koca. Fazıl Sabri Bey saatine baktı: - Evet geç olmuş, ben gidiyorum hanımlar beyler... Önce karısını öptü sonra oğlunun sırtını sıvazladı kulağına fısıldadı: - Paran var mı delikanlı? Murat mahcup bir şekilde önüne baktı: - Teşekkür ederim baba, var, merak etme. - Bana gelişmeleri haber ver. Cep telefonum açık. Bugün önemli bir işim de yok. Odamdayım. Murat dudak büktü: - Belki uğrarım baba. İşimin bitip bitmemesine bağlı. Ne olacağını hiç bilmiyorum. Bakarsın on dakika sürer işim. Başını salladı Fazıl Sabri Bey: - Tamam o zaman, gelirsin. Karısına döndü: - Leylacığım sen evde misin bugün? Güzel kadın hoş bir hareketle başını geriye attı: - Evdeyim ben. Serginin koordinatörü gelecek. Onunla toplantım var. Sonra da atölyeye çıkıp çalışacağım bütün gün. Yoksa yetişmeyecek. Fazıl Sabri Bey gülümsedi: - Heyecanla bekliyorum annenin bu sergisini. Resimler çok güzel çünkü. Leyla utangaç bir şekilde eliyle işaret etti. Hep birlikte birbirlerine gülümsediler... > DEVAMI YARIN