Hakan koşar adımlarla ilerliyordu. Akşam ailesiyle yaptığı olumlu konuşmayı bir an önce Dilek'e nakletmek için sabırsızlanıyordu. İşten ayrılmadan önce genç kızı telefonla aramış ve mutlaka görüşmeleri gerektiğini söyleyerek randevulaşmıştı. Caddeyi aceleyle geçti. Rengarenk vitrinlerin önünden hızla ilerleyerek her zaman buluştukları pastaneden içeriye girdi. Nefes nefese kalmıştı. Etrafına bakındı. Dilek en dip masada oturuyor, sigara içiyordu. Masada dumanı tüten bir kahve fincanı duruyordu. Hakan gülümseyerek sandalyeyi çekti: - Bu sefer çok bekletmedim ama değil mi? Dilek başını kaldırdı: - Ne söyleyeceksin, çok merak ettim. Hakan birkaç saniye soluklandı, gülümseyerek muzip bir bakış fırlattı genç kıza: - Hazır ol, annemlerle tanışacaksın. Senden bahsettim. Evlenmek istediğimizi söyledim. Çok güzel karşıladılar, çok sevindiler. Seninle tanışmak istiyorlar. Dilek gözlerini açtı: - Gerçekten mi? Harika bir haber bu. Ne zaman? Ne zaman tanışacağız? - Bu hafta sonu ne dersin? Genç kız suratını astı: - Ben bekleyemem o kadar, daha beş gün var. Yarın akşam geleyim. Hakan durakladı: - Gece bir mahzuru olmaz mı? Sizinkiler ne der? Dilek omuz silkti: - Hah hah hah... Onlar karışmazlar bana. Ne diyebilirler ki... Arkadaşıma gidiyorum derim olur biter. Nasıl olsa arabam altımda. Bence mahzuru yok. Hakan hafifçe başını eğdi: - Tamam o zaman, yarın akşam. Yemeğe gelirsin... Ben bu gece haber veririm, hazırlanırlar... Dilek memnun bir şekilde arkasına yaslandı: - Desene müthiş gün geldi... Ailen nasılmış, görelim bakalım... Hakan yutkundu: - Kendi hallerinde insanlardır. Biliyorsun, biz o kadar varlıklı değiliz. Mütevazı bir ev işte. Annem de babam da mütedeyyin, Anadolu insanlarıdır. Her ikisi de sakindir. Olumludur. Seveceğinden eminim. Kız kardeşimi de seversin. Çok şirindir. Dilek gözlerini açtı: - Görümceler pek sevilmez ama... Hakan başını kaldırdı: - Yok yok, Esra iyi kızdır. Çok iyi huyludur. Arkadaş olursunuz eminim. Garsonun getirdiği kahveyi aceleyle yudumladı. Mutluluktan uçuyor gibiydi. Nihayet arzularına kavuşacak, delice sevdiği kızla evlenecekti. Gözü Dilek'ten başka hiçbir şeyi görmüyordu. *** Cahit Bey ceketini giydikten sonra elini cebine atarak cüzdanını çıkardı. İçindeki bütün parayı alıp karısına uzattı: - Al Necile, bu akşam için alışveriş yaparsın. Ne gerekiyorsa al karıcığım, hiç düşünme. Gelin kızımıza mahcup olmayalım. İlk intiba her zaman önemlidir. Oğlumuzun tedirgin olmasını istemem. > DEVAMI YARIN