Evini terk edip bu maceraya atılmasına sebep olan bunalımlar yeniden arazlarını belli etmeye başlamıştı. Geceleri uyuyamıyor, kocasından daha çok ilgi bekliyor ama hiç beklediğini bulamıyordu... Gazetelere iyice göz gezdirdikten sonra gözlerini kapatıp arkasına dayandı. Evdeki genç hizmetçi onun salonda oturduğunu görmüş, bir bardak limonlu çay getirmişti. Gülümseyerek aldı çayını: - Sağol Pervin... Ellerine sağlık.. - Afiyet olsun küçük hanım, bir arzunuz olursa ben içerideyim. - Dur gitme.... Meral eliyle karşısındaki koltuğu işaret etti: - Otur şuraya, biraz sohbet edelim seninle... Genç kız şaşkın bir şekilde baktı onun yüzüne. Sonra usulca gösterdiği yere oturdu. - Nerelisin sen Pervin? - Babam Uşaklı küçük hanım, annem de Kulalı. - Çok güzel, Uşak'ı bir kere görmüştüm, çok sevimli bir şehir. Kula'dan da geçmişimdir ama içini bilmem. Sen nerede doğdun peki? Pervin hafifçe başını eğerek cevap verdi: - Ben Kula'da doğmuşum, anam beni doğurmak için anasının babasının yanına gitmiş, ama Uşak'ta oturuyorduk. Üç kardeşim daha var. İkisi okuyor orta okulda, biri de bitirdi ama daha okumadı, sözlü kendisi. Yaza evlenecek kısmetse... Meral çayından bir yudum aldı: - Ya sen? Senin niyetin yok mu evliliğe? Pervin utangaç bir tavırla başını yere eğdi, gülümseyerek: - Ben nişanlıyım hanımım, yavuklum asker, Hakkari'de... Meral hayretle bağırdı: - Öyle miii? Bak bilmiyordum, haydi hayırlısı bakalım... Allah bir an önce kavuştursun seni sevdiğine... - Sağ ol küçük hanım... Tam bu sırada salon kapısında belirdi Tarık. Kaşlarını çatmış, karısıyla hizmetçilerinin sohbetini dinliyordu. Pervin onu görünce hemen fırladı oturduğu yerden. Tarık sert bir sesle: - Bana bir çay getir! Dedi. Genç kız yıldırım gibi çıktı odadan. Genç adam ağır ağır geldi salonun ortasına. Dik bir şekilde karısına baktı. Meral onun yüz ifadesinden ters giden bir şeyler olduğunu sezinlemişti... Genç kadın kocasına gülümsedi tedirgin bir şekilde: - Günaydın Tarık? Neden sinirlisin, bir şey mi oldu? Tarık kaşları çatık bir şekilde biraz önce Pervin'in oturduğu koltuğa oturup ayak ayak üstüne attı: - Evet sinirliyim... Meral sevecen bir sesle üsteledi: - Ne oldu hayatım? Yolunda gitmeyen bir şey mi var? - Evet, yolunda gitmeyen şeyler var. Bunun sebebi de sensin... Meral dehşetle açtı gözlerini. Hiç beklemediği bu suçlama karşısında afallamış kalmıştı, kekeledi: - Ben mi? Ama ben... ben ben ne yaptım Tarık? - Kim olduğunu unutuyorsun galiba? Sen Tarık Yiğitoğlu'nun karısısın. Hizmetçi parçalarıyla oturup sohbet edemezsin. Bizim ailemizin şerefini düşünmek zorundasın. DEVAMI YARIN