"Nefret ediyorum o ortamdan!.."

A -
A +

Tülay odaya giren kocasına sert bir şekilde baktı. Yavuz, karısının bu anlamlı bakışlarının altında ezilmiş, suçluluk duygusuyla dudaklarını ısırdı. Tülay ela renkli gözlerini kısarak tok bir sesle sordu: - Ne istiyormuş baban? Genç adam kekeleyerek cevap verdi: - Hiiiç, cumartesi günü yemeğe çağırıyorlar... Kadın alaycı bir kahkaha attı: - Yemeğe mi? Nereden çıkmış? Ben gitmem yemeğe falan... Yavuz yalvarırcasına baktı karısına: - Hayatım ne olur! Arzu etmişler. Geliriz dedim... Bu cevap çıldırtmıştı Tülay'ı: - Bana sormadan nasıl gelirim dersin sen? Bilmiyor musun, bunalıyorum orada, kâbus gibi geliyor bana... Çok istiyorsan sen git. Ben ruhumu karartamam... Yavuz çaresiz bir şekilde başını salladı: - Benim hatırım yok mu Tülay, çok az otururuz, söz veriyorum. Yemeği yer ve hemen kalkarız. Ne olur canım... Birazcık beni düşün. Yalçın'la karısı da gelecekmiş, Yadigar ablamlar da gelecek. Arzu etmişler... Tülay iyice sinirlenmişti. Ayağa fırladı ve bağırmaya başladı: - Sen beni hiç düşünüyor musun peki? İstemiyorum dedim sana... Hele o basit ablanı görmeye hiç tahammülüm yok. Hele o kocası! İğrenç adam... Yavuz ses çıkartmadı. Dişlerini sıkıyordu. Evlendiğinden beri karısına ailesini sevdirememişti. Tülay onları konuşulacak insanlar olarak görmüyor, bir araya geldikleri zaman da bu düşüncelerini hareketleriyle belli ediyordu. Oysa gerek Şevket Bey, gerekse Şefika Hanım gelinleri için hiçbir zaman kötü düşünmemişler, onu sevmeye çalışmışlardı. Yine de onun bu saygısız davranışları karşısında hiçbir şey söylemiyorlardı. Fakat hiç sevilmediklerini de biliyorlardı. Yavuz derin bir nefes aldı ve yutkundu: - Mert'i özlemişler. Dedesi ve babaannesi. Onu görmeye hakları var... Tülay kaşlarını çattı, sert bir sesle bağırdı: - O zaman alır oğlunu gidersin, beni sürükleme... Nefret ediyorum o ortamdan... Genç adam gözlerini kapattı, içinden kendine sabırlı olmayı telkin ediyordu. Karısının yanına yaklaştı, uzanıp elini tuttu: - Benim için hiç mi fedakârlık yapmayacaksın karıcığım? Rica ediyorum senden... Sen "peki" de, sonra dile benden ne dilersen... Birkaç saat sadece... Tülay yan gözle süzdü kocasını. Biraz yumuşar gibi olmuştu. - Bak kalkalım dediğim zaman kalkacağız ama... - Söz veriyorum hayatım... Yemeği yiyip kalkarız hemen. Tülay yüzünü buruşturdu: - O tatsız tuzsuz basit ev yemeklerinden de midem bulanıyor... Yavuz daha fazla bir şey söylemek istemedi. Karısının fikrini değiştirmesinden korkuyordu... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.