Hastane kapısında hemen sedye hazırdı. Emin Beyi yatıran hastabakıcılar hızla içeri aldılar ve acil müdahale odasına soktular. Çırak Mustafa heyecanlı bir şekilde baktı arkalarından. Sonra telefona koştu. Leman Hanım çıktı telefona. Mustafa telaşla anlattı olanları: - Leman Hanım, Emin Ağabey şu anda hastanede. Fenalaştı dükkanda. Gelseniz iyi olur. Devlet Hastanesindeyiz. İçeri aldılar Emin Ağabeyi. Durumu kötü gibi. Telefonu kapattıktan sonra muayene odasının önüne koştu. Beklemekten başka yapacak bir şey yoktu bundan sonra. Yarım saat olmadan Leman Hanım gözüktü koridorun başında. Koşarak geldi Mustafa'nın yanına. Korkuyla sordu: - Ne oldu? - Bilmiyorum Leman Hanım. Masasında oturuyordu. Bir senet meselesi vardı galiba. Uğur Ağabey giderken patronun senetlerini kırdırıp paraları almış. Bunu öğrenince birden fenalaştı. Bembeyaz oldu yüzü. Ter içinde kaldı. Ben de hemen hastaneye getirdim. Bundan sonrası geçmek bilmeyen dakikalardı. Bir ara muayene odasının kapısı açıldı ve içeriden telaşla koşan bir hemşire çıktı. Az sonra gürültülü bir şekilde elektro makinesi sokuldu odaya. Birileri girip çıkıyordu. Leman Hanım endişe içindeydi. Otuz yıllık hayat arkadaşıydı içerideki. Evinin direğiydi. Az sonra uzun boylu bir doktor göründü kapıda. Yorgundu yüzü. - Emin Beyin yakınları kim? Leman Hanım atıldı: - Ben, ben karısıyım... Doktor dudaklarını ısırdı: - Maalesef eşinizi kurtaramadık efendim. Ağır bir kalp krizi geçiriyordu buraya geldiğinde. Leman Hanım ayaklarının altından yerin kaydığını hissetti. Kararıyordu her şey. Bir çığlık attı. Mustafa zor yakaladı kadını. Leman Hanım haykırıyordu acı içinde. Hemen müdahale ettiler, bir sakinleştirici yaptılar kadına. Kendine geldiği zaman hıçkırıklara gömüldü kadın. Bütün hayatı allak bullak olmuştu. Mustafa oradan oraya koşuşturuyor, cenaze işlemlerini yapmaya çalışıyordu. Komşu dükkan sahiplerine haber vermiş, Emin Beyin dükkanının olduğu sokaktaki bütün esnaf hastaneye dolmuştu. İçlerinden bir tanesi Leman Hanıma yaklaştı: - Leman Abla, gel seni eve götürelim. Burada yapacak bir şeyin yok. Biz gereken neyse hallederiz. Sen merak etme, diyerek kadının koluna girdi. Güçlükle yürüyordu Leman Hanım. Eve geldiği zaman Neriman endişeli ve şaşkın bir şekilde açtı kapıyı. Neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Yaşlı kadını getiren dükkan sahibi fısıldadı: - Emin Beyi kaybettik gelin Hanım... Neriman donakalmıştı. Boş gözlerle bakıyordu adama. Kendini toparlamaya çalıştı. Gözyaşları zincirlerini koparmış bir tutsak gibi çılgınca koşmaya başlamıştı yanaklarından aşağıya. Leman Hanımın yanına gitti: - Anne, nasıl oldu bu? Leman Hanım kendinde değildi. Sadece inliyor ve ağlıyordu... > DEVAMI YARIN