Feraye Hanım iki gün önce köşke gelmişti. Sena kayınvalidesiyle Sinan'ın durumunu konuşuyordu. İki kadın ortak planlar kuruyor bir an önce gelin adayını görmek için bir ara İzmir'e bir seyahat bile planlıyorlardı. O gün akşam Sena yemekte Burhan Beye bu fikirlerinden bahsetti. - Annemle İzmir'e gitmeyi düşünüyoruz Burhan. Hem bir değişiklik olur bizim için, hem de Yasemin'i görürüz. Merak ediyorum oğlumun aklını başından alan bu kızı! Sinan da gelecek bizimle. Askerden önce bir kez daha görmüş olur sevdiği kızı. Burhan Bey bembeyaz olmuştu. Ellerinin titremesine engel olmaya çalışarak kaşlarını çattı: - Bence iyi bir fikir değil. Şu aralar yalnız kalmak istemiyorum ben. Feraye Hanım hayretle oğluna baktı. Bu zamana kadar oğlunun yalnız kalmaktan hiçbir şekilde çekinmediğini, karısının ve kendisinin gezmeleri için varını yoğunu serdiğini bildiği için bu itiraz garip gelmişti. Meraklı bir şekilde sordu: - Bunu sen mi söylüyorsun Burhan? - Evet anne. Bence şu zaman böyle bir seyahat için uygun değil. Arzu ederse Sinan gidip yalnız görsün kimi görecekse. Ama siz gitmeyin. Sena elindeki çatalı masaya bırakarak öne doğru eğildi: - Burhan Sinan'ın bu ilişkisine karşı anne! Feraye Hanım oğluna döndü: - Öyle mi Burhan? Bunun nedenini sorabilir miyim? Burhan Bey içini çekti: - Onun için farklı beklentilerim vardı anne. Bilmediğimiz, tanımadığımız bir kızı gelin diye getirecek. Bizim ailemizle kıyasladığımız zaman çok farklı çizgilerdeyiz. Bir lokantacının kızı. Bilemiyorum... Feraye Hanım gülümsedi: - Bunu sen mi söylüyorsun Burhan? Hayretler içindeyim şu an. Sen ki insanları konumlarına, mevkilerine göre asla değerlendirmeyen, insanlığın önemli olduğunu söyleyen ve savunan bir adamsın. Nasıl böyle bir değerlendirme ile karşımıza çıkıyorsun? Burhan Bey cevap vermedi. Söyleyecek, itiraz edecek hiçbir eksi bulamıyordu bu değerlerden başka. Sofradan hızla kalktı. Bir şeyler yapması gerektiğine inanıyordu. Salondan çıktı. *** Burhan Bey sekreterinin masasına doğru yürüyüp elini kaldırdı: - Hülya Hanım, bana ilk uçakta İzmir'e bir yer ayırtın. Akşam için de dönüş bileti ayarlayın. Yarın sabah ilk uçak olsun lütfen. Arayan olursa nerede olduğumu kimseye söylemeyin. Hülya hemen notunu aldı: - Baş üstüne efendim, hemen ayarlarım. Adam ofisine girerek sıkıntılı bir şekilde çantasını masanın üzerine bıraktı. Yapabileceği en doğru şeyin gidip Şeref'le konuşmak olduğunu düşünüyordu. Elbet bir şekilde bu karşılaşma gerçekleşecekti. Bunu Sena'ya duyurmadan halledebilirse kendisini şanslı sayacaktı. Korkularının Sena'yı kaybetmek olduğunu düşünüyor, bu düşünce çıldırtıyordu kendisini. Şeref, Sinan'ın ailesinin eski karısı olduğunu duyunca muhakkak ki bu ilişkiye son verdirtecekti. Gerçeği Sinan'a anlatmayı düşünmüş, ama tanıdığı kadarıyla oğlunun buna önem vermeyeceğini anlamıştı. Sinan'ın gözü hiçbir şey görmüyordu Yasemin'den başka. Sena ise gelinini yıllardır göremediği kızının yerine koyacağını söylüyordu. Onun gerçek kızı olduğunu öğrendiği zaman Burhan'ı ikinci plana itebilirdi. Kızının mutluluğu için her şeyi yapabilirdi. DEVAMI YARIN