Şefika Hanım şaşırmıştı ama hiçbir şey söylemeden kalktı ayağa. Yadigar telaş içindeydi, atıldı: - Nereye gideceksiniz baba? Şevket Bey gülümsedi kızına: - Yalçın'a gideriz kızım, sen merak etme... Saffet kılını kıpırdatmıyordu. Sehpanın üzerindeki not kağıtlarından birine Sedat'ın dükkanının krokisini çizip verdi kayınpederine. Sonra bir sigara yakıp onları izlemeye başladı. Şefika Hanım valizini alıp kapıya geldi. Yadigar'ın elleri titriyordu. Tuhaf sesler çıkıyordu boğazından. Şevket bey uzanıp kızını öptü: - Haydi kızım, görüşürüz... Kendine iyi bak... Karı koca yavaş yavaş indiler apartmanın merdivenlerinden. Sokağa çıktıkları zaman gecenin ayazı kendini iyice belli ediyordu. Şefika Hanım kocasının koluna girip sokuldu: - Nereye gideceğiz Şevket Bey? - Parkta yatar yine de bu lafları duymayız Şefika... Ben bu kadar onursuz bir adam değilim. Gel bakalım yürüyelim şöyle... Onlar kapıdan çıktıktan sonra Yadigar salona girip kocasına baktı. Gözleri tuhaf bir şekilde büyümüştü: - Neden? Neden? Diye bağırdı.... Ne yaptı anam babam sana, şurada bir köşede otursalar olmaz mıydı? Ne zararları olacaktı sana? Zaten evinle ilgin yok, yatmadan yatmaya geliyorsun eve. Sana karışan görüşen olmazdı... Neden yaptın bunu? O iki yaşlı insanı neden attın sokağa? Saffet korkunç bir süratle kalktı yerinden. Elini kaldırıp olanca gücüyle bir tokat indirdi karısının yüzüne, bir yandan da bağırıyordu: - Sen benimle nasıl konuşuyorsun be?!. Burası benim evim... İşin kaymağını kardeşlerin yesin, yükünü ben çekeyim ha? Olmaz öyle şey, benim alnımda enayi yazmıyor!.. Yadigar yediği tokadın etkisiyle savrulmuştu. Ağzından burnundan kan geliyordu. Anlaşılmaz bir şeyler mırıldandı. Sonra dikti gözlerini Saffet'e. Bir süre baktı. Ardından inanılmaz bir kahkaha attı. Çığlıklar atarak gülüyordu. Saffet şaşırmıştı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yadigar kendini yerlere atıyor, döşemeye vuruyor, bir yandan da kahkahalarla gülüyordu. Saffet ona yaklaşmaya çalıştı: - Hey, Yadigar, Yadigar, ne oluyorsun, toparlan, kendine gel!.. Bütün bu seslenişler faydasızdı. Sanki ipleri boşanmış vahşi hayvanlar gibi çırpınıyordu genç kadın. Sonunda Saffet güçlükle telefona atıldı. Bir yandan karısını tutmaya çalışıyordu. Çünkü Yadigar eşyaları kırmaya başlamıştı. Telefonla acil yardım isteyen Saffet onu zaptetmeyi başaramıyordu. Acayip bir kuvvet gelmişti genç kadına. Gözlerinin akları büyümüş, yüzü gerilmişti. Birden mutfağa fırladı kadın. İki saniye içinde elinde ekmek bıçağı ile göründü. Saffet korkuyla geriledi: - Yadigar ne yapıyorsun?!. Genç kadın rast gele savuruyordu bıçağı. Çok geçmeden sağlık ekipleri ambulansla geldiler. Saffet koşarak açtı kapıyı ve yardım istedi. Ekip, Yadigar'ı güçlükle zapt ederek ellerini bağladı. Kucaklayarak ambulansa bindirdiler. Sirenler çalarak uzaklaştılar. Saffet rahat bir nefes alabilmişti sonunda... > DEVAMI YARIN