Neriman utanarak süzüldü içeriye...

A -
A +

Omzuna dokunan bir eli hisseder hissetmez korkuyla fırladı yerinden. Beyaz saçlı, iyi giyimli bir adam ve yine aynı yaşlarda bakımlı bir bayan duruyordu başucunda. Adam meraklı bir şekilde sordu: - Kimsin kızım sen? Neriman utanarak cevap verdi: - Affedersiniz amca, çok yorulmuştum, burası sessizdi, uyumuş kalmışım. Kusura bakmayın, hemen giderim. Hiçbir zarar vermedim inanın. Adam gözlerini kıstı: - Sana zarar verdin demedik kızım. Bu bebekler senin mi? Neriman başını salladı: - Benim amca... Benim ikizlerim. Bu sefer kadın atıldı: - Ah be yavrum, ne işin var buralarda?.. Bu çocuklara yazık değil mi? Evin nerede senin? Neriman içini çekti: - Evim yok teyze... İstanbul'a geldim, çalışıp çocuklarıma bakmak için. Gidecek hiçbir yerim yok. Kadın acıyarak baktı Neriman'a. Üzüntüyle mırıldandı: - Vah, vah, vah... Bu bebekler daha çok yeni, çok küçükler... Neriman çocuklarından bahsederken gülümsedi: - Daha on beş günlük olmadılar teyze. Ellerinizden öperler... Sonra adama döndü: - Kızmadınız değil mi amca, sizi rahatsız etmek istemezdim ben... Adam neredeyse ağlayacaktı. Sosyal dinginliğin mumla aranır olduğu bir devirde herkese inanmanın aptallık olacağını bilmesine rağmen Neriman'ın halinden tavrından doğru söylediği, gerçekten aciz durumda olduğu belli oluyordu. Yılların insanlar konusundaki tecrübesiyle atıldı adam: - Yok kızım, kızmadım, gelin bakalım yukarıya, karnını doyuralım senin, orada konuşuruz uzun uzun. Biz bu apartmanda oturuyoruz. Dün gece kızımızda kaldık. Şimdi geldik evimize. Birlikte kahvaltı yapalım. Neriman'ın bir şey söylemesine fırsat bırakmadan valizi aldı yaşlı adam. Kadın da kocasını destekledi: - Gel kızım, gel dinlen biraz. Hepimiz aynı ülkenin çocukları, din kardeşleriyiz. Birbirimize yardımcı olmalıyız. Neriman çekingen ama sevinçli bir şekilde fısıldadı: - Allah sizden razı olsun. Bebelerin ihtiyacı var benden önce. Perişan oldu yavrucaklar.. Yaşlı çiftin arkasından çıktı merdivenleri. Bir kat sonra adam cebinden anahtarını çıkartıp karşılıklı iki daireden sol taraftaki kapıya soktu. İçerisi aydınlıktı. Utanarak süzüldü Neriman içeriye. Büyük bir antreye girmişlerdi. Duvarlar lila rengiydi. Yaşlı kadın önden giderek tam karşıdaki camlı kapıyı açtı: - Geç kızım şuraya. Otur. Ben şimdi gelirim. Neriman hayranlıkla baktı odanın içine. Her şey o kadar güzel, o kadar düzgün ve tertipliydi ki. Son derece ahenkli bir renk armonisi hâkimdi odaya. Şöminenin üzerinde ise gülümseyen bir kız resmi vardı... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.