Arif Sıtkı Bey ofisinde yalnızdı. Az önce Denizli'den gelen misafirlerini uğurlamıştı. Sekreterine bir kahve getirmesini söylemiş ve deri koltuğuna yaslanarak ayaklarını uzatmıştı. Sekreter kız kahvesini getirdiği zaman elini kaldırdı: - Telefon bağlama kızım. Kimseyi de içeri alma... - Başüstüne efendim. Kız kapıyı kapattıktan sonra kahvesinden bir yudum aldı. Düşünmeye başladı. Aklı hep Ömer'deydi. Oğlunun kendilerini hiçe sayıp bırakıp gitmesini bir türlü hazmedemiyordu. Oysa neler planlamıştı. Birkaç seneye kadar aktif çalışma hayatından çekilmeyi düşünüyordu. Her şeyi Ömer'e devredecekti. Bundan sonrasında evinde dinlenmek, belli zamanlardan karısıyla birlikte seyahatlere çıkmaktı niyeti. Oysa şimdi hepsi allak bullak olmuştu. Bu büyük işin yönetimini kızına bırakması imkansızdı. Nermin'i tanıyordu. Hırsı, cahilliği, şımarıklığı ve açgözlülüğüyle asla bir iş kadını niteliğini taşımıyordu Nermin. O sadece para harcamaktan hoşlanırdı, paranın kazanılma kısmıyla ilgilenmezdi. - Beni yıktın Ömer! Diye söylendi kendi kendine. Oğlunu geri getirmek için çeşitli planlar yapmaya çalışıyordu ama biliyordu ki Ömer eğer bir şeye karar verdiyse bir daha onu döndürmek mümkün olmazdı. Tek bir çaresi vardı, o da oğlunun yaptığı evliliği kabullenmekti. Bunu yapmaya da gururu engel oluyordu Arif Beyin. Bazı anlarda yumuşar gibi oluyor ama özellikle de Nermin'in yangına körükle gitmesiyle yeniden alevleniyordu. Ani bir düşünceyle telefonu kaldırdı: - Kızım bana İnci Tekstil'i bağlasana. Çok geçmeden telefon hazırdı. Karşısındaki sese kendisini tanıttı: - Hayırlı akşamlar. Ben Arif Sıtkı Karaman. İnci Tekstil'in sahibiyle görüşmek istemiştim. Fuat Bey tok bir sesle cevap verdi: - Hayırlı akşamlar Arif Bey, ben Fuat Köknar. Telefonunuzu beklemiyordum desem yalan söylemiş olurdum. Arif Bey sevinmişti: - O zaman kolay anlaşacağız sizinle. Benim oğlan sizin yanınızda işe başlamış duyduğum kadarıyla. Ömer Karaman. Fuat beyin sesi sakindi: - Başladı üstadım. Çok da çalışkan bir çocuk. Çok memnunum. Çok terbiyeli, efendi, işini bilen bir genç. Sizi tebrik etmek lazım. Arif Bey gizli bir memnuniyet duymuştu adamın sözlerinden. - Ben öylesine aramıştım, memnun musunuz diye. Demek çalışıyor ha? Oğlunun hayatına engeller çıkarmak amacıyla telefon etmiş ama sevgisi ağır basmıştı... > DEVAMI YARIN