Perihan Hanım sofranın hazırlanmasına nezaret ediyordu. Kocasının geldiğini görünce Dürüye'ye döndü: - Dediğim gibi, tabakları değiştir Dürüye. Bundan sonrasını kendin yaparsın... Haydar Beye doğru yürüdü: - Yemekten sonra iyice dinlenirsin Haydar. Senin sevdiğin şeyleri pişirttim bu akşam. Haydar Bey evinin muhteşem deniz manzarasının karşısına oturdu: - Perihan bu oğlan nerede? Gece eve gelmemiş! Perihan Hanım kaşlarını çattı. Bu tür şeyleri, kocasını tanıdığı için genellikle ona duyurmak istemezdi. Haydar Beyin en sinirlendiği, karşı olduğu davranışlardı bunlar. - Kim söyledi, o mahalle dilberi hemen yetiştirdi mi sana? Kim oluyor o? Benim oğlum daha ona hesap verecek kadar alçalmadı. Bu evde kalabildiğine şükretsin, gammazlık yapmasın! Haydar Bey dik dik baktı karısına. Dudaklarını ıslattı diliyle: - Şu söylediğinin sadece duygularından kaynaklandığı biliyorsun değil mi? Ben burada Şevval kızımı konuşmuyorum. Tamer'i konuşuyorum. - Nereden kızın oluyormuş senin? Bana bak Haydar, bu işi şirazesinden çıkartma lütfen, sabrımın da bir tahammülü var! Haydar Bey sinirlenmemek için kendisini zor tutuyordu. Yutkundu: - Soruma cevap vermedin? Tamer nerede? Perihan Hanım öfkeli bir şekilde kocasının karşısındaki koltuğa oturup ince uçlu sigaralarından birisini yaktı: - Bilmiyorum, arkadaşlarıyla birliktedir. Bunca zaman uzak kaldı, askerlik kolay iş değil, biraz dinleniyor! Adam kaşlarını çattı: - Bu çocuğun bu hale gelmesinin tek sebebi sensin, biliyorsun değil mi? Kadın asabi bir şekilde başını geriye attı: - Nesi varmış benim oğlumun? Haydar Bey acı bir gülümseme ile baktı karısına: - Nesi mi var? Güldürme beni Perihan! Ortadaki gerçekleri görmemen için kör olman lazım. Sen zeki bir kadınsın. Gerçeklerden bu şekilde kaçamazsın! Senin oğlun eğer bir iş yaptıysa bunun bedelini ödeyecek. Mademki evlendi, o zaman karısına sahip çıkacak! Ya adam olur ya da defolur gider bu evden. Ben otuz yaşına gelmiş adamı besleyecek biri değilim. Durup derin bir nefes aldı. Sonra devam etti: - Ben yemekten sonra Şevval ile çıkacağım dışarıya. Eğer o sırada eve gelirse beni beklemesini söyle, artık onunla konuşmanın zamanı geldi, geçiyor bile... DEVAMI YARIN