"Nesini beğendin şu kızın Berker!.." -52-

A -
A +

Seyfi bey görkemli bir törenle toprağa verilmişti. Berker de Anadolu seyahatini yarıda keserek dönmüş, babasına karşı son görevini yerine getirmek üzere ailesinin yanında hazır bulunmuştu. Genç adam yirmi gün önce Amerikalı kız arkadaşıyla hayatını birleştirmişti. Gelirken karısını da yanında getirmişti. Cenaze merasiminden sonra köşkte taziyeleri kabul etmişler, baş sağlığı için gelen konuklarını ağırlamışlardı. Nihayet yalnız kalabilmişlerdi artık. Arada yine taziye telefonları geliyor, genellikle telefonlara Berker cevap veriyordu. Fidase hanım ise bitkin görünüyordu ama bu acıyı yaşarken bile küçük oğlunun yirmi günlük karısı için laf çarpmaktan geri kalmıyordu. Bir ara yanına oturan Berker'in kulağına eğildi: - Hiç de güzel bir kız değilmiş, nesini beğendin bunun? Berker hayretle baktı annesine, dudak bükerek başını salladı: - Yüreğini beğendim anne ama sen onu anlayamazsın. Hemen annesinin yanından uzaklaşmıştı genç adam. Tamer pencerenin yanında ayakta duruyordu. Ağabeyinin yanına gitti: - Yengem aradı mı? Tamer üzgün bir tavırla başını iki yana salladı: - Aramadı Berker. Niye arasın ki? Kendisini durmadan servet avcılığıyla suçlayıp aşağılayan bir adam için ne söyleyecek? Yutkundu: - Asıl seninle konuşmamız gereken başka bir şey var Berker, biliyor musun tam iflasın eşiğindeydik. Babam kriz geçirmeden birkaç dakika önce köşkün satış emrini verdik. Şirket batıyor Berker ve altından kalkamayacağımız kadar borç içindeyiz. Berker dikkatle baktı ağabeyine. Kaşları çatılmıştı: - Ne yapacaksın peki? Umutsuzca omuzlarını kaldırdı Tamer: - Bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum. Bu iş hiçbir zaman benim işim olmadı. Sevmedim iş adamlığını. Beceremedim hiç, bunalttı beni. Ben, ben altından kalkamam bunun. Berker başını salladı "anladım" der gibi tebessümle: - Ah Tamer ağabey... Bir isteklerinin, arzularının, kararlarının arkasında durmayı becerseydin... - Sus Berker... Hayat hep korkuttu beni, babamın desteği olmadan hiçbir şey yapamadım, onun arzularının dışına ilk ve son defa evlilik kararımda çıktım. Ama yine kazanan o oldu. Tam bu sırada telefon çaldı. Berker yavaşça o tarafa yöneldi. Ahizeyi kaldırdı: - Alo, buyrun ben Berker Coşkun! Birden yüzü değişti, heyecan vardı gözlerinde. Usulca "ağabey, yengem arıyor" diye fısıldadı... Tamerin kafası allak bullak olmuş bir şekilde yan gözle annesine baktı. Fidase hanımın kaşları çatılmıştı. Dişlerinin arasından söylendi: - Tabii, mirasın kokusunu aldı küçük hanım. Berker ahizeyi eliyle kapatarak öfke ile soludu: - Anne! Bari böyle bir günde sus Allah rızası için. Bir Allah rahmet eylesin taziyesini bile böyle değerlendiriyorsa ya pes doğrusu sana! Diyecek hiçbir şey bulamıyorum. * DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.