Neslihan kocasının anlattıklarını dehşetle dinledi. Yalçın suçlu bir çocuk gibi olanları nakletmişti karısına. Neslihan âdeta haykırdı genç adamın sözleri bitince: - Ne yani, bu evde, burada ananla, babanla, kardeşinle birlikte mi oturacağız? Hayatta olmaz öyle şey, ben asla bir arada yaşayamam. Genç kadın kocasının içinde bulunduğu borç batağından çok, onun ailesiyle birlikte yaşayıp yaşamamakla ilgileniyordu. Yalçın yalvaran bir sesle cevapladı: - Hayatım, biliyorum ama çok kısa bir süre... İnan bana kısacık... Neslihan cırlak bir sesle bağırdı: - Asla kabul etmem böyle bir şeyi!.. İnan ki tasımı tarağımı toplar giderim annemin babamın yanına... Yalçın bir elin boğazını sıktığını sandı!.. Daralmıştı: - Hayatım yalvarırım. Biraz anlamaya çalış beni. Bak borçlarımızdan kurtulacağız. Hepsi ödenecek. Ondan sonra dilediğimiz gibi yaşayacağız. Bu şekilde olmuyor biliyorsun. Kredi kartları yüz milyar neredeyse. Nereye kadar gidecek böyle. Sana her istediğini alamamaktan korkuyorum. Ben senin isteklerini yerine getirmek için varım biliyorsun. Borcumuz bitecek, eskisinden daha güzel yaşayacağız. Kısa bir süre için. Sonra nasıl olsa gidecekler. Annem de babam da bağlasan durmaz bizim yanımızda. Neslihan haykırdı: - Ağabeyin alsın yanına... Tabii, Tülay Hanım asla kabul etmez. Hem de hepsi birden... Hayır, bir tek şartla, birini ağabeyin alsın, biri bize gelsin, biri de ablana gitsin. Bir kişiden fazla kabul etmem evime. O da geçici bir süre...Yoksa mümkün değil olmaz... Yalçın durakladı. Aslında bu çok güzel bir fikirdi. Bunu hemen Yavuz'la konuşmalıydı. Telefona yürüdü ve ağabeyinin telefonunu çevirdi. Yavuz eve yeni gelmişti. Yalçın'ın sesini duyunca yüzünü buruşturdu: - Söyle birader, ne var? - Ağabey, babamla konuştum, kabul etti. Ama ev satılınca onların ev problemi olacak. Üçünü kısa bir süre üç kardeş paylaşsak? Biri bizde kalsın, biri sizde, biri de Yadigar ablamda... Neslihan ancak o zaman kabul ediyor... Yoksa ortada kalacaklar... Yavuz'un kahkahası duyuldu karşı taraftan: - Sıkıştın ha? Tülay asla kabul etmez böyle bir şeyi... Aklından sil bir kere... - Ağabey, lütfen yardımcı ol... Kırk yılda bir, bir şey rica ediyorum senden... Kısa bir süre. Sonra bir göz oda buluruz nasıl olsa... Olmazsa, kiralarını ödemeye yardım edersen bir ev tutalım... Yavuz'un sesi sertleşmişti: - Param yok dedim, her ay üç yüz beş yüz milyon veremem. Biliyorsun Tülay'ı... Ben gereken fedakârlığı yaptım sanıyorum. Evin satılmasına izin verdim. Daha ne istiyorsun ki!.. Yalçın çaresizce yalvardı bir kez daha: - O zaman birkaç yüz milyon yardım et, ben de koyayım... Yavuz'un sesi kararlıydı: - Benden fazlasını bekleme birader. Benim yapabileceğim bu kadar. Sen benim evliliğimi mi yıkacaksın?!. > DEVAMI YARIN