N ihal hızlı adımlarla hastaneden içeri girip polikliniklere doğru yürüdü. Son zamanlarda oldukça sıklaşan baş dönmelerine bir çare aramak için iş yerinden sevk kağıdı almış ve devlet hastanesine gelmişti. Sıra numarası alıp beklemeye başladı. Bir gece önce baş dönmesinden ayakta zor durabilmişti. Oldukça halsiz hissediyordu kendisini. Üç beş basamak merdiven çıksa yorgunluktan dizlerinin bağı çözülüyor, durup dinlenmek zorunda kalıyordu. Servet Hanımın da ısrarıyla bugün nihayet bir doktora görünmeye karar vermişti. Sıra kendisine geldiği zaman saygılı bir şekilde muayene odasına girdi. Şişman, kısa boylu, gözlüklü bir doktor vardı masada. Nihal'in yüzüne baktı: - Gel bakalım kızım, nedir derdin? Nihal şikâyetini anlattı etraflıca. Doktor hiç konuşmadan dinledi onu. Ardından ayağa kalkıp muayene etti genç kadını. Sonra yeniden masasına döndü ve önündeki kağıtlardan birini çekip bir şeyler işaretledi: - Şimdi laboratuvara git ve bu kağıdı ver. Bu tahliller yapılacak kızım. Sonra bana gel. Bunlardan birkaç tanesini yarım saat içinde alırsın. Ötekilerin sonuçları da birkaç gün içinde çıkar. Bu sonuçları almadan bir şey diyemem, bir ilaç veremem. Ama sana üç gün istirahat yazayım. Bu süre zarfında evde dinlen. Fazla yorma kendini. Gıdana dikkat et. Bütün sonuçları alınca bekliyorum seni... Nihal teşekkür ederek çıktı. Doğruca laboratuvara gidip gerekli kanı verdi. Doktorun söylediği gibi sonuçların tamamını bir gün sonra alacaktı. Hastaneden çıkıp yürümeye başladı. İstirahat aldığına sevinmişti. Vücudu yatak istiyordu sanki. O kadar bitkin ve güçsüz hissediyordu kendisini. Bir gün sonra yeniden hastaneye geldiği zaman nispeten daha iyiydi. İki gün yatmak iyi gelmişti. laboratuvara gidip sonuçlarını aldı ve doğruca doktorun odasına gitti. Doktor gözlüklerinin üstünden baktı onun yüzüne. Hatırlamıştı hastasını. Bir şey söylemeden elini uzattı. Sonuçları istiyordu. Nihal gereken kağıtları verip beklemeye başladı. Doktor uzun süre baktı elindeki kağıtlara. Yüzünün ifadesi değişmiş, bulutlanmıştı. Sonunda başını kaldırdı. Nihal merakla ne diyeceğini bekliyordu. Yutkundu doktor: - Otur kızım... Konuşalım seninle... Nihal şaşkın bir şekilde masanın önünde duran vinleks kaplı koltuğun ucuna ilişti. Doktor kuruyan dudaklarını diliyle ıslattıktan sonra yumuşak bir sesle konuştu: - Kızım, bu sonuçlara bakınca bir dizi daha tahlil yapmak gerektiğini düşünüyorum... Nihal şaşkın gülümsedi: - Neden doktor bey, kötü bir şey mi var? Doktor eliyle alnında biriken terleri sildi: - Kızım, çok sevindirici bir şey değil, böyle bir sonucu hastalara söylemek her zaman sıkıntı verir ama.. Yutkundu ve devam etti: - Sen aklı başında birine benziyorsun. Şüphelerim bir kan hastalığı olduğunu gösteriyor... Nihal tedirgin bir tavırla gözlerini kıstı: - Yani? Doktor derin bir soluk aldı ve sanki suç işliyormuş gibi sıkıntılı bir tavırla cevap verdi: - Kan kanseri... Bütün bulgular löseminin varlığını gösteriyor... > DEVAMI VAR