Turgut saygılı bir şekilde selamladı Ferit Kozdağlı'yı. - İstediğiniz gibi peşlerinden gittim efendim. Sizin ilgilendiğiniz adam İstanbul'un en gelişmemiş semtlerinden birinde ev demeye bin şahit isteyen bir gecekonduda oturuyor. Gecekondu bile denemez. Bir baraka. İki çocuğu varmış. Biri bel altı yaşlarında diğeri de üç aylık. İşsiz güçsüz, pek sevilmeyen bir adam. Avare yani. Semtin bakkalıyla konuştum. Çok şikayet etti adamdan. Bakkala çok borcu varmış. Bakkal "karısına ve çocuklarına acımasam zırnık vermeyeceğim" diyor... Durum böyle. Adam ailesine karşı son derece sorumsuzmuş. Ferit duyduklarından memnun olmuş gibiydi: - Teşekkürler Turgut. Şimdi yarın sabah erkenden gideceksin ve o adamı yalnız başına alıp buraya getireceksin. Yanında kimse, hele bugün beraber geldiği adam sakın olmasın. Hiçbir şey söyleme. Arabayı al ve hemen tutup getir. Turgut başını salladı: - Başüstüne Ferit Bey. Başka bir emriniz? - Gidebilirsin Turgut, teşekkür ederim. Adam dışarı çıktıktan sonra arkasına yaslandı Ferit Bey. Dudaklarını ıslattı diliyle. Eğer düşündüklerini yapabilirse karısına çok yakında beklediği müjdeyi verecekti. Hemen telefona sarıldı ve avukatı İhsan Demir'i aradı. - İhsan Bey, yarın sabah saat dokuz buçukta köşke gelmenizi istiyorum. Bu işi de hallettikten sonra ağır hareketlerle yerinden kalkıp odadan çıktı. Öğle yemeğini karısıyla birlikte dışarıda yedikten sonra biraz yürümüşler, temiz hava almışlardı. Bu gezinti İpek Hanıma iyi gelmiş olacak ki akşam oldukça konuşkandı. Onun bu canlı hali Ferit Beyi çok mutlu ediyordu. Akşam yemeğinden sonra Ferit Bey çalışma odasına çekilince İpek Hanım biraz televizyon seyretmiş, ardından da atölyesine çekilerek üzerinde çalıştığı seramiklerle ilgilenmeye başlamıştı. Köşkün arka tarafındaki müştemilatı atölye haline getirmişti. Orada özel olarak yaptırılan seramik fırını ve aletleri vardı. Boş zamanlarında bütün zamanı bu atölyede geçiyordu. Birbirinden güzel eserler meydana getiriyordu. Bütün bunları sadece zevk için yapıyor, eserlerini hayır kurumlarına kermeslerinde satılması için bağışlıyordu... Ferit Bey odasından çıktıktan sonra karısının atölyesine geldi. Yavaşça kapıyı aralayıp içeriye baktı. İpek Hanım oldukça dikkatli bir şekilde yeni yaptığı seramik vazoyla meşguldü. Onun motiflerinin boyama işlemini yapıyordu. Birden başını çevirip kocasını gördü kapıda. Gülümsedi: - Beni ziyarete mi geldin? Ferit Bey şefkatle baktı karısına. Onun için yapmayacağı hiçbir şey yoktu hayatta... > DEVAMI YARIN