Hastanenin insana soğuk ve ürpertici gelen koridorlarında aşağı yukarı dolanıp duruyordu Uğur. Duygularını tahlil edebilmekten uzaktı o anda. Neriman'a karşı neler hissettiğini tam olarak kendisi de bilemiyordu ama genç kadının yanında rahat olduğunu biliyordu. Onunla olmaktan keyif alıyordu. Onun naif, tedirgin, müşfik hali hoşuna gidiyordu. Hele hele birlikte gezmeye çıktıkları zaman gördüğü her yeni şey karşısında takındığı çocuksu hayret, gözlerindeki sevinç ışıltıları çok sevimli geliyordu genç adama. Hastane kapısının önüne çıkıp bir sigara yaktı. İçinde garip bir huzursuzluk vardı. Birden aklına İstanbul geldi. Mualla ile uzun zamandır görüşmemişti. Birkaç kere aramaya yeltenmiş ama karşı taraf kendisini sürekli yok dedirtmişti. Ondan sonra da Neriman'a olan meyli yüzünden aramayı kesmişti. İki kadın arasında mukayese yapıyor ama hiçbir taraf birbirinden daha üstün çıkmıyordu gözünde. Onların ne kadar zıt uçlarda olduklarını anlamıştı. Mukayese bile kabul etmeyecek iki ayrı dünyanın insanlarıydı Neriman ve Mualla. Birden hemşirenin kendi adını seslendiğini duyarak sigarasını atıp aceleyle içeriye koştu. Sarışın, ufak tefek hemşire gülümseyerek baktı yüzüne: - Doktor Bey sizinle görüşmek istiyor. Uğur heyecanlanmıştı. Endişe ile kekeledi: - Bir şey mi var hemşire hanım? Genç hemşire sevimli bir şekilde gülümsedi: - Hayır, endişe edecek bir şey yok. Doktor Bey size gerekli açıklamayı yapacak. Uğur teşekkür ederek odaya girdi. Neriman yatağın kenarına oturmuş, korkuyla etrafına bakınıyordu. Odanın diğer tarafında masasında oturmakta olan orta boylu, yaşlı doktor başını kaldırdı: - Neriman Hanımın eşi siz misiniz? - Evet... diyerek yaklaştı Uğur. Doktorun işaret ettiği sandalyeye oturdu. - Size güzel haberlerim var. Baba olacaksınız. Eşiniz iki aylık hamile. Şimdi ben buraya gerekli ilaçları yazdım. Ayda bir kere kontrole geleceksiniz. Fazla yorulmayacak. Çünkü Neriman Hanım bünye olarak biraz zayıf. Beslenmesine dikkat edecek. Ters bir şey olursa hemen hastaneye müracaat etmenizi öneririm... Uğur ne diyeceğini bilemedi. Korkmuştu. Hissettiği sadece korkuydu o anda. Yavaşça kalktı yerinden. Yatağın kenarında bir çocuk gibi ürkek bir şekilde oturan Neriman'a yaklaştı: - Duydun mu? Başını salladı genç kadın. Uğur gülümsedi: - Bir bebeğimiz olacakmış. - Duydum. Sen sevindin mi? Uğur ne diyeceğini bilemedi. Şaşkın bir şekilde gülümsemeye çalıştı: - Tabii, tabii sevindim. Haydi gidelim. İlaçlarını alalım eczaneden. Yorulmaman gerekiyormuş. Gereken işlemleri yaptıktan sonra çıktılar dışarıya. Yolda açık olan eczaneye uğrayıp ilaçları aldılar. Eve kadar hiç konuşmadılar. İkisi de anne, baba olmanın yüklediği ağır sorumluluğun altında ezilmiş gibiydiler. Eve geldikleri zaman Emin Bey yatmamış, onları bekliyordu. Leman Hanım ise ortalarda yoktu. > DEVAMI YARIN