Selim saatine baktı. Sekize birkaç dakika vardı. Adile Hanımın cuma gecesi eve geldiği zaman ertesi gün Özlem'in geleceğini hatırlatması üzerine hemen bir plan yapmıştı. Genç kızla karşılaşmak istemiyordu. Henüz ona bir açıklama yapacak kadar hazırlıklı hissetmiyordu kendisini. Zühal'e telefon etmiş, cumartesi gününü birlikte geçirmek istediğini söylemişti. Genç kız bunu duyunca kıkırdamıştı: - Hani iş vardı? Bugün için konuşmamıştık! - Şimdi konuşalım işte... Bütün gün birlikte olmaya ne dersin? Zühal memnun bir sesle cevaplamıştı bu soruyu: - Harika olur derim. - O zaman yarın sabah erkenden buluşuyoruz. Zühal heyecanlı bir sesle cevapladı: - Yarın bize kahvaltıya gel. Seni babamla tanıştırmak istiyorum. Sabah sekizde bizde ol... Selim heyecandan ölecek gibi olmuştu. Koskoca Haldun Berberoğlu'nun evine kahvaltıya davet edilmişti. O gece heyecandan uyuyamadı. Sabah olunca da erkenden kalkıp giyindi, tıraş oldu ve hızla evden çıktı. Otobüse binip Tarabya'ya geldi. Eline bir şey alıp almama konusunda tereddütte kalmıştı. Sabahın bu saatinde çiçekle gitmesi uygun değildi. Yiyecek bir şey de alamazdı. Hiçbir şey götürmemeye karar verdi. Tam sekizde büyük beyaz demir kapının önündeydi. Kapının yanındaki zile bastı. Köpek havlamaları duyuldu bir anda. Az sonra bahçenin kenarındaki güvenlik kulübesinden bir adam çıktı: - Buyur delikanlı? - Ben Zühal Hanımın arkadaşıyım. Beni bekliyorlardı. Adam yukarıdan aşağıya süzdü Selim'i. Sonra güvenlik kulübesine geri dönüp telefonu kaldırdı. Bir şeyler konuştuktan sonra geri geldi: - Buyurun. Doğru yürüyün. Köşkün kapısında bekliyorlar sizi. Parke taşlı yolda ilerledi. İki tarafta devasa çam ağaçları vardı. Karşıdan görünen beyaz köşk insanı hayran bırakacak bir güzelliğe sahipti. Beyaz mermer merdivenlerle çıkılıyordu kapıya. Tam merdivenlerin son basamağına gelmişti ki kapı açıldı ve Zühal göründü: - Harikasın, bu kadar dakiklik mükemmel. Babam bayılır dakik insanlara. O erken kalktığı için kahvaltımızı hep sekiz buçukta yaparız. Bu gelenektir bizim evde. Gel, salonda seni bekliyorlar. Biraz bahsettim senden. Selim yutkundu. Heyecanlıydı. Çok yüksek tavanlı antreye girdiler. Tam karşıda yine beyaz mermer olan, kırmızı kadife halı kaplı bir merdiven yükseliyordu. Antrenin iki tarafında odalar vardı. Hemen sağdaki ilk odanın kapısını açtı Zühal. Çok büyük ve muhteşem döşenmiş bir salona girdiler. Tam karşıda uzun boylu bir adam, ayakta bekliyordu... > DEVAMI YARIN