O gün, iki gencin nişan töreni vardı

A -
A +

Gaye coşkuyla girdi Nalan'ın odasına: - Nalan, saçlarım nasıl olmuş? Biraz düzelttim... Kuaför tam istediğimi yapamadı. Nalan gülümsedi genç kıza bakarak: - Çok güzel olmuş canım... Gaye durakladı ve bir iki adım geri çekilerek genç kıza baktı: - Vay, vay, vay, bu ne muhteşem gelin böyle... Ağabeyimin bu kadar zevkli olduğunu bilmiyordum... Nalan ve Ahmet Nejat'ın nişanı vardı. İki genç nasıl olduğunu kendileri de anlamadan evlenmeye karar vermişlerdi. Her şey o kadar çabuk gelişmişti ki kimse bu yakınlığın nasıl, ne zaman başladığı konusunda en ufak bir fikre sahip değillerdi. Bir anda olmuştu her şey. Nekahet dönemini geçirdiği sırada bir gün pat diye soruvermişti Ahmet Nejat genç kıza: - Benimle evlenir misin Nalan? Deyivermişti... Ondan sonrası ise çorap söküğü gibi gelmişti. Ailelere danışılmış, bu işe en çok sevinenlerden biri de Faruk olmuştu. Nişan Ahmet Nejat'ın isteği üzerine Aysel'in küçük evinde aile arasında yapılıyordu. Haşmet bey ve karısı, Betül, Gaye ve Faruk gelecekti sadece. Sabahtan Aysel yemekler hazırlamış, âdeta saray sofrası gibi sofra donatmıştı. Gaye ailesinden önce gelmiş, müstakbel yengesi ile birlikte kuaföre gitmiş, onun giyinmesine yardımcı olmaya çalışıyordu. Kapı çalındığı sırada iki genç kız da hazırlanmışlardı. Aysel ve kocası Tahsin misafirlerini saygı ve sevinçle karşıladılar. Faruk mutluluk denizinde yüzüyor gibiydi. Tahsin'le birlikte babasını da yanına alarak koyu bir muhabbete daldılar. Hanımlar da kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Az sonra Ahmet Nejat da katıldı aralarına. Siyah takım elbisesi içinde oldukça yakışıklı görünüyordu. Faruk Beyin gözlerinde ona bakarken saklanması mümkün olmayan bir mutluluk okunuyordu. Herkes toplandıktan sonra Haşmet Bey iki genci yanına çağırdı: - Gelin bakalım, şu yüzükleri takalım, sonra da bu muhteşem sofraya oturup midemize bayram yaptıralım. Gülüştüler. Yaşlı adam mutluluk dileklerinden sonra yüzükleri taktı. Herkes heyecanlıydı. Zekiye Hanım ağlıyordu. Yüzükler takıldıktan sonra gençler herkesin elini öptü teker teker. Ahmet Nejat, Betül Hanıma yaklaştı: - Siz harika bir kadınsınız Betül Teyze... Aysel Teyzem de öyle. Annem öldü ama ben iki anne kazandım... Betül sarıldı genç adama, onu bağrına bastı. Ahmet Nejat, Faruk Beye döndü. Birbirlerine baktılar. Gözleri parlıyordu ikisinin de... Kollarını açtı Faruk Bey. Ahmet Nejat koşar adımlarla atıldı babasının kollarına. Sarıldılar. Uzun süre kaldılar öyle. Faruk Bey yaşlı gözlerini saklamaya gerek duymadan bir elini de Nalan'a uzattı, onu da koltuğunun altına aldı, ardından Gaye'ye döndü ve gülümsedi: - Gel bakayım cadı kız sen de!.. Üçü de Faruk'un kollarının altındaydılar artık. - Ben bir ararken iki evlat buldum. Şimdi gözümün bebeği üç yavrum var. Benden mutlu bir baba var mı? Herkesin gözlerinden saadet ışıklarının parlattığı yaşlar süzülüyordu... Ahmet Nejat ise dudaklarında hüzünlü bir gülümseme, yıllar önce yitirdiği annesini düşünüyordu... "Artık huzur içinde uyuyabilirsin anneciğim" diye kendi kendine fısıldadı genç adam... -SON-

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.