Cumartesi günü erkenden kalkmıştı Şefika Hanım. Heyecanlıydı. Çocukları geleceği zaman içini tarif edilmez bir kırptı kaplar, yüreği fırlayacakmış gibi atarak bütün gününü heyecan içinde geçirirdi. Bugün de öyle olmuştu. Mutfağa girip bir gün önceden hazırladığı zeytinyağlı barbunyayı bir kez daha kontrol etti. Yavuz çok severdi annesinin barbunyasını. Turşu çıkartmıştı. Bol salata yapacaktı. Tavukları fırında kızartacak, yanında pilavla servis yapacaktı. Önden de tavuk suyuna Yalçın'ın sevdiği şehriyeli kıymalı çorba ikram edecekti. Bir de revani yapmıştı. Yavuz'un karısı tatlı sevmediği için meyve de çıkartacaktı. Çeyizinden kalma yemek takımlarını bir gün önce hazırlamış, bütün takımı baştan yıkamıştı. Sandığından dantel masa örtüsünü çıkarttı. Sabahtan hazırdı her şey. Bundan sonra işin en zor kısmı, beklemek kalıyordu. Akşama kadar daha yüzlerce defa kontrol ederdi her şeyi. Şevket Bey de uyanmış, sabah namazını kıldıktan sonra gazetesini alıp köşesine çekilmişti. Şefika Hanım kahvaltıyı hazırladı. Payidar daha uyanmamıştı. Kızının odasına girdi. Usulca başını okşadı: - Payidar, haydi kızım, bak bugün misafirimiz var. Biraz ortalığı topla... Payidar mahmur bir şekilde açtı gözlerini, sonra şımarık bir sesle söylenerek arkasını döndü: - Aman anne, dün âdeta kazıdın evi, neyini toplayacağım... - Olsun kızım, bir elden geçiriver... Hem kahvaltı edeceğiz. Baban senin uyanmanı bekliyor. Payidar söylenmeye başladı: - Bir rahat uyku yok ya... Misafirmiş, Tülay Hanımın asık suratını seyredeceğiz... - Deme öyle kızım, ağabeyinin hanımı o... Payidar yatağın içinde oturdu, gözlerini kısarak annesine baktı: - Aman anne, yalan mı? Kadın ne zaman gelse beş karış surat. İstemiyor işte bizimle olmayı... Siz de ısrarla üsteliyorsunuz. Ne bekliyorsunuz bilmem ki... Şefika Hanım içini çekti: - Oğlum mutlu olsun yeter kızım. Gelinimiz bizi sevmese de olur... Sonra gülümsedi: - Haydi kızım kalk sen de, lafa daldık, çay demlendi, babacığının karnı aç... Ayaklarını sürüyerek odadan çıktı. İki gündür dizleri ağrıyordu. Çok iş yapmıştı ve yaşlı vücudu artık güçsüzleşmişti. Çaydanlığı alıp oturma odasına geçti. Şevket Bey gözlükleri gözünde, ciddi bir şekilde gazeteye dalmıştı. Çayları koydu yaşlı kadın. - Haydi Şevket Bey, kahvaltı hazır... Payidar da geliyor. Üçü birlikte güzel bir kahvaltı yaptılar. Sofrada akşamki davet hakkında konuşuldu. Biraz Yadigar'dan bahsedildi. Kahvaltıdan sonra Şevket Bey yeniden gazetesine döndü, Şefika Hanım mutfağa girdi, Payidar da ortalığı topladı. Bir saat sonra her iş bitmiş, bekleme faslı başlamıştı. Şevket Bey gazetesini katlayıp karısına döndü: - Yadigar erken gelebilse bari... Biraz konuşurduk... Özledim kızı... Cevap vermedi Şefika Hanım. Son günlerde daha çok aklı takılıyordu Yadigar'a. Uykularını kaçıracak kadar çok düşünüyordu. Onunla ciddi bir şekilde konuşmanın zamanının geldiğine inanıyordu artık... > DEVAMI YARIN