Yıllardır yaşadığı arayışların hiç ummadığı bir anda neticelenmesi Murat'ı şaşkına çevirmişti. İçi içine sığmıyor, ne olup bittiğini mantıklı düşünemiyordu. Oğuz'un kendi oğlu olduğundan yüzde yüz emindi. Bundan sonra nasıl davranması gerektiği hakkında hiçbir şey düşünemiyordu. Arabasıyla Kuşadası'na doğru giderken kafasının içinde binlerce düşünce dönüp duruyordu. Otelin bahçesine girdiği zaman saat gece ikiyi geçiyordu. Birkaç müşteri havuzun kenarında oturuyorlardı. Hızla lobiye daldı. Görevliler onun geldiğini görünce hemen ayaklandılar. Komilerden biri koşup çantasını aldı. Murat donuk bir ifade ile sordu resepsiyondaki gence: - Bekir Baba burada mı? Yoksa evine telefon edin, hemen giyinip gelsin. - Baş üstüne efendim. Hızla odasına girdi. Çantasını getiren çocuktan koyu bir kahve istedi. Koltuğuna attı kendini. Yorgundu. Hem bedenen, hem de ruhen yorgundu. Biraz sonra kahvesi geldi, ardından da Bekir içeri girdi. Yaşlı adamın gözlerinden uyku akıyordu: - Hayırdır evlat, ne oldu? Böyle gecenin bir yarısı apar topar? Murat başını kaldırdı. Gözleri ıslaktı: - Kusura bakma Bekir Baba, senden başka kimseyle konuşamazdım. Sabahı bekleyemedim. Affet. Bekir fevkalade bir şeyler olduğunu anlamıştı. Yoksa Murat böyle davranmazdı. Hemen koltuklardan birinin ucuna ilişti: - Anlat hele! Ağlamışsın sen! Murat yeşil gözlerini yaşlı adamın gözlerinin içine dikti, âdeta fısıldadı boğuk bir sesle: - Onu buldum Bekir Baba! - Kimi buldun evlat? - Oğlumu buldum, yıllardır bilmediğim evladımı buldum. Bir oğlum varmış benim. Hem de aslan gibi, yakışıklı bir oğlum varmış. Bekir şaşırmıştı: - Hele de bakalım, nasıl oldu bu iş? Murat sakin olmaya çalışarak yaşanan her şeyi nakletti yaşlı adama. Sonunda Bekir dudaklarını ısırdı: - Eminsin değil mi? Murat başını salladı: - Eminim Bekir Baba... Onu inceledim ve kendimi gördüm çocukta. Bana o kadar benziyor ki. Onu ilk gördüğüm anda garip bir duyguya kapılmıştım. Tuhaf bir duyguya. Bunun nedenini şimdi anlıyorum. Bana o kadar benziyor ki hareketleriyle, tarzıyla, konuşmasıyla. Beni garip yapan işte buymuş. İnsan adını koyamıyor ilk anda. Dün gece Şükrü Karahan ismini duyunca yani meseleyi anlayınca inceledim Oğuz'u. Bekir gözlerini kıstı: - Şimdi ne yapacaksın peki? Murat başını kaldırdı. Gözlerinde kararlılık vardı: - Ne mi yapacağım? Tabii ki oğluma gerçeği anlatıp ona kavuşacağım... > DEVAMI YARIN