"Oğlumu rahat bırakmanı istiyorum!"

A -
A +

Yahya otobüsten iner inmez Cerrahpaşa Hastanesine gelmişti. Kapıdaki görevliden Akif Ünlüer'in ne zaman geleceğini öğrenmiş, bir köşeye çekilmiş bekliyordu. Bütün gece yolculuk yaptığı için yorgundu. Seyahati süresinde hiç uyumamıştı. Sabahleyin iner inmez bir bardak çayla bir simit yemiş, açlığını bastırmıştı. Coşkun'a görünmeden Akif'le görüşmeyi planlıyordu. Sonunda otoparka giren beyaz renkli son model bir arabadan Akif'in indiğini görerek o tarafa yöneldi. Akif çantasını alıp arabasının kapısını kilitledi ve hızla binaya doğru yürümeye başladı. Yahya adımlarını sıklaştırdı. Adam tam kapıdan içeri girmek üzereyken seslendi ardından: - Akif Bey! Akif Ünlüer durakladı ve hızla başını çevirdi. Yahya'yı görünce yüzünün rengi değişti. Gözlerini kıstı. Yahya iki adımda yanına gelmişti: - Konuşalım Doktor. Konuşmamız lazım. Akif hiçbir şey söylemeden yaşlı adamı tepeden tırnağa süzdü ve geri dönerek arabasına doğru yürüdü. Yahya da arkasından geliyordu. Arabanın kapısını açtı ve başıyla işaret etti: - Bin arabaya! Yahya oturup kapısını kapattı. Biraz sonra hastaneden çıkmışlar, ana caddeye girmişlerdi. On dakikalık bir yolculuktan sonra sahilde bir çay bahçesinin önünde durdurdu arabayı. İndi ve yine bir şey söylemeden masalardan birine geçip oturdu: - Söyle ne istiyorsunuz? Yahya acı bir gülümseme ile baktı onun yüzüne: - Bir Allah'ın selamı da mı yok doktor bey? - Bırak bunları, ne istiyorsun? Neden gönderdiniz onu buraya? Yahya arkasına yaslandı: - Tanıdın demek! Hayret, ben hatırlayacağını düşünmemiştim. Ben oğlumun hayatı hakkında vereceği kararlara karışmam doktor. Ama buraya başka şey için geldim. Akif gözlerini kıstı. Donuk, ruhsuz bir sesle sordu: - Para mı istiyorsun? Yahya irkildi, başını iki yana salladı: - Oğlumu rahat bırakmanı istiyorum. Hiç tanımıyormuşsun gibi davran ona. Sen okumuş bir adamsın, benden daha iyi bilirsin böyle şeyleri ama ben yine söyleyeyim. İçindeki öfkeyi, kinini, suçlamalarını dengede tut. Yavrucağı kurban etme hiddetine. En azından bunu borçlusun ona, unutma... Akif âdeta iğrenerek baktı yaşlı adama: - Benim kimseye borcum yok. Ben onun hayatının parasını ödedim!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.