Oğuz'u kime emanet etmişti!

A -
A +

Doğan Bey dersten çıktıktan sonra odasına gelip elindeki dosyayı masasının üzerine bırakıp iki eliyle belini tutarak pencereye doğru yürüdü. O sırada oda kapısının çalındığını duyarak başını geri çevirdi: - Girin! Kapı açılıp içeriye sarı saçlı, mavi gözlü bir adam başını uzattı. Doğan gülümsedi: - Gel Refik! Refik Bey de öğretim üyesiydi. Oda sahibinin davetinden sonra rahatlamış bir şekilde daldı içeriye: - Nasılsın Doğan? Sabah göremedim seni... Doğan Bey omuzlarını kaldırdı: - Nasıl olayım, belim ağrıyor yine... Bir türlü geçiremedim şunu. Biraz ayakta kaldım mı başlıyor.. Refik dudaklarını öne doğru uzatarak bağırdı: - Ah abi! Sana bin kere söyledim, gitmedin şu Salihli'deki kaplıcalara. İnan faydasını görecektin. Bergama tarafında da var. Şöyle al hanımı, on gün bir tatil hem de... Doğan bu sözleri duyunca âdeta zıpladı yerinde: - Ha, tatil dedin aklıma geldi, bizim çocuk gidecek arkadaşlarıyla, onun rezervasyonunu yaptıracaktım... Refik gözlerini kısarak baktı: - Nereye gidiyor senin oğlan? - Kuşadası'na... Ben söz verdim rezervasyon yaptıracağıma, bildiğin iyi bir yer var mı? Sarışın mavi gözlü adam bilmiş bir tavırla başını salladı: - Hem de âlâsı! İyi arkadaşımdır sahibi. Şafak Otel. Feyyaz Bey vefat etti ama yerine sanıyorum oğlu geçti. Murat Bey... Bende telefonu var. Hemen arayalım. Teklifsizce masanın üzerindeki telefona atıldı ve elindeki deftere bakarak numaraları çevirdi. Birkaç saniyelik beklemeden sonra yüzü değişti: - Ah, Şafak Otel mi? Murat Beyle görüşmek istiyorum... Bir yandan da kendisini dikkatle takip eden Doğan'a göz kırpıyordu: - Murat Bey, merhabalar Ben Refik Taşçı. Dokuz Eylül Üniversitesinden... Nasılsınız? Bizim bir arkadaşın oğlu gelecek sizin oraya. Rezervasyon isteyecektik. Ben kendisini vereyim konuşun... Ahizeyi Doğan'a uzattı. Doğan Bey boğazını temizledi hafifçe ve yüzünde tatlı bir gülümseme ile konuştu: - Merhabalar efendim, Ben Doğan Taşer. Bizim delikanlı daha on sekizine yeni girdi. Arkadaşlarıyla tatil yapmak istedi. Hayır diyemedik. Şöyle güvenilir iyi bir otelde kalsınlar istedik. Hani ulaşabileceğimiz, gözümüzün üzerinde olabileceği. Anlıyorsunuz sanırım... Karşıdan olumlu bir cevap almış olacak ki yüzündeki gülümseme daha da yayıldı: - Tamam, bir haftalık. Üç arkadaş gelecekler. Pazartesi günü orada olurlar. Teşekkür ederim Murat Bey... Telefonu kapattıktan sonra arkadaşına döndü: - Teşekkür ederim Refik, güvenilir bir yer olması önemliydi bizim için. Oğuz'u kime emanet ettiğini bilseydi asla böyle bir şeye kalkışmazdı Doğan Bey!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.