Havalimanı kalabalıktı. Bir görevli Nejat'ın tekerlekli sandalyesini itiyor, yanı başında hızlı adımlarla yürüyen Bahar ise durmadan konuşuyordu: - Orada seni karşılayacaklar. Zaten lisanın var, zorluk çekmezsin. Hemen hastaneye götürecekler. Bütün her şey tamamlandı. Kendine iyi bak, moralini yüksek tut. Ben sana telefon edeceğim. Birkaç ay sonra her şey bitecek. Sakın hiçbir şeyi kendine dert etme. Cüzdanına iki bin dolar koydum. Bir şeye ihtiyacın olmayacak ama yine de yanında bulunsun. Haberleşeceğiz. Sakın ama sakın üzülme hiçbir şeye. Hayatta insanın sağlığından önemli bir şey yok. İyi olacaksın ki ondan sonra beklentilerini gerçekleştirebilesin. Nejat gülümseyerek dinliyordu karısını. Onun heyecanlı hali hoşuna gidiyordu. Ayrılma vakti gelmişti. Son kontrolden de geçtikten sonra Bahar kocasının ellerini tuttu. Ağlamamak için zor tutuyordu kendisini. Kocasını, sevdiği adamı son görüşü olduğunu biliyordu. Eğildi ve yanaklarından öptü genç adamı: - Hoşça kal canım. Her şey senin için... Nejat gözlerinin içine baktı Bahar'ın. Hastaneden çıktığından beri onun yeşil gözlerinin derinliklerinde gizli olan hüznü fark etmişti ama bunu hastalığına vermişti hep: - Beni bekle canım... Geleceğim. Bahar dudaklarını ısırıp başını hafifçe sallayarak geçiştirdi bu sözleri. Görevli tekerlekli sandalyeyi hareketlendirdi, elleri birbirinden güçlükle ayrıldı ve kapıdan geçmeden önce Nejat dönüp bir kez daha baktı karısına. Bahar'ın gözyaşları yağmur gibi akıyordu yanaklarına. Katıla katıla ağlamamak için güç tutuyordu kendisini. Elini kaldırdı ve salladı. Kapı kapandı, Nejat yoktu artık. Ondan sonrasında bıraktı kendini genç kadın. Omuzları sarsılıyordu. Hıçkırıkları boğuk haykırışlar halinde fırlıyordu gırtlağından. Başının döndüğünü hissederek bulduğu ilk koltuğa oturdu. İçi acıyordu. Bir el bütün organlarını sanki mengene gibi sıkıyordu. Dünyanın bütün ağırlığı omuzlarına çökmüş ve altında nefes alabilmek için çırpınıyordu Bahar. Yaklaşık yarım saat olduğu yerde kaldı. Sonra yavaşça kalktı koltuktan. Adeta sürüklenircesine kapıya doğru yürüdü. Bir hafta önce kararını bildirmişti babasına. Onun şartını kabul ettiğini söyleyerek birlikte avukata gitmişler ve boşanma davasını açmışlardı. Ondan sonra Cevdet Bey gereken parayı vermişti kızına. Bahar hemen Amerika'ya parayı transfer etmiş, kalan miktarını Nejat'ın yanına vermişti. Amerika'daki doktorla da konuşmuş, bu konuda Nejat'la en ufak bir diyaloğa dahi girmesini istememişti. Eğer herhangi bir şey olursa doğrudan kendisiyle irtibat kurulması konusunda talimat vermişti. Olan bitenden kimsenin haberi yoktu. Özlem bile bilmiyordu işin doğrusunu. Bir taksiye binip Özlem'in evine döndü. Genç kız arkadaşının perişan halini görünce bunu Nejat'ın gidişine yormuş ve o yönde teselliye başlamıştı. DEVAMI YARIN