Yaşar eve erkenden gelmişti. Hacer komşusunun getirdiği tarhana çorbasını bayatlamış bir somun ekmeğiyle birlikte kocasının önüne koydu. Yaşar birkaç kaşık aldı çorbadan. Sonra yüzünü buruşturarak itti tabağı. Karnı toktu. Ferit'in verdiği parayla güzelce doyurmuştu karnını. Hacer ise onun erkenden eve gelmesinin şaşkınlığı içinde topladı tepsiyi. Yüzünde sinsi bir ifade ile üç aylık kızına bakıyordu Yaşar. Bir şeyler olduğunu anlamıştı kadın. Korkuyla içini çekti. - Yarın sabah kızı hazırla, onu götüreceğim. Hacer şaşkınlıkla atıldı: - Nereye? Yaşar kaşlarını çattı: - Sorup durma. Onu görmek isteyen biri var. Çok zengin. Kızı evlatlık istiyor. Önce görmesi lazımmış. Götürüp göstereceğim. Sakın engel çıkarma paralarım ha!.. Hacer içini bir acının kapladığını fark ederek inledi. Her şeye katlanırdı ama evladından ayrılmaya dayanabileceğini sanmıyordu. Bütün cesaretini toplayarak karşı çıktı: - Kızımı vermem ben... O benim yavrum. Yaşar aniden fırladı ayağa ve kadının saçlarından tuttuğu gibi savurdu odanın öteki ucuna: - Bana karşı mı geliyorsun sen? Yahu hayatı kurtulacak. Çok zengin diyorum. Bu halinle onu nasıl büyüteceksin be kadın? Seni parçalarım dedim. Yaparım biliyorsun. Hacer artık ipleri kopartmış gibiydi. Başına geleceklerden hiç korkmadan bağırdı: - Kaç paraya satıyorsun kızımı? Söyle... Sözlerinin sonunu getiremedi. Yüzünde patlayan şiddetli tokadın etkisiyle oluk gibi kan boşandı ağzından. Yaşar gözü dönmüş bir şekilde haykırdı: - Bir tek kelime daha edersen oğlunu da göremezsin bilmiş ol. Şimdi notere gidip bana vekalet vereceksin. Beni pis pis konuşturma. Hazırlan haydi... Hacer sürüklenerek kalktı düştüğü yerden. Yağmur gibi gözyaşları dökülüyordu yanaklarına. Ayaklarına kapandı kocasının: - Etme Yaşar, ayırma beni yavrumdan, bana istediğini yap ama yavrumdan ayırma. Yaşar dişlerinin arasından küfürler savurdu: - Konuşma. Sesini çıkartırsan seni boğazlarım. İki çocuğunu da göremezsin sonra. Kalırsın bir başına. Yürü, giy mantonu dedim... Adeta sürükleyerek çıkarttı evden kadını. En yakın notere girdiler ve yarım saat içinde Hacer'den gereken vekaleti almıştı Yaşar. Artık rahattı. Keyfinden bir ıslık tutturdu. Hacer ise hafif hafif hıçkırıyordu onun yanında yürürken. Biricik yavrusundan ayrılacak olmanın verdiği ızdırap bütün vücudunu sarmıştı. Bütün iç organlarının sızladığını hissediyordu... DEVAMI YARIN