Dış ülkelerdeki kota da kalkınca her zamankinden çok para kazanmaya başlamıştı artık Burhan Bey. Sena ile mutlu bir evliliği olmuştu. Zaman zaman bir başkasının mutsuzluğu üzerine kurduğu yuva vicdanını rahatsız etmiş olsa da yaşanması gereken bir şey olarak düşünüyor, hele karısının mutluluğunu gördükçe bu duygudan fazla rahatsız olmuyordu. Telefonun sesiyle irkildi. Necdet Bey bağlanmıştı. - Necdet Bey, bir isteğim olacak sizden. Özel bir mesele. Karaburun'da bir balıkçı lokantası var. Lokanta sahibinin doktor çıkacak bir kızı var. Adı Yasemin. Bir araştırıverseniz. Kimin nesidir, nasıl insanlardır. Sizden haber bekleyeceğim. Yalnız kimseye bahsetmeyin. Bu özel, ailevi bir konu. Karşı taraftaki ses: - Baş üstüne Burhan Bey, emriniz olur... diyerek cevap verdi. Birkaç cümle de iş hakkında konuştuktan sonra telefonu kapattı Burhan Bey. Sinan'ın söylediklerinden çok fazla hoşlanmamıştı. Aslında Burhan Bey Sinan'ı kendi çevresinden bir kızla evlendirmeyi arzu etmişti hep. Sena'nın da fikri oydu. Kendi yetişme tarzlarına uygun, modern, zengin bir ailenin kızıyla yapacağı izdivaç onları daha memnun edecekti. Fakat genç adamın tercihi eğer bu yöndeyse buna da fazla itiraz edemeyeceklerinin bilincindeydi. Gözlerini kapatarak karısını düşündü. Son zamanlarda kızının hasreti ile oldukça sıkıntılı günler geçiriyordu Sena. Ona böyle zamanlarında hep anlayışla yaklaşmıştı Burhan Bey. Onun duygularını anlıyor, yardımcı olmaya çalışıyordu. Sena ise zaman zaman ağlama nöbetlerine tutuluyor, içinde kopan fırtınayı belli etmemeye gayret gösterse bile bedeninin bu tür tepkilerine engel olamıyordu. "Onu güzel bir tatile götüreyim. Bir Avrupa gezisi planlayayım. Biraz olsun bu düşüncelerinden uzaklaşması lazım..." diye düşündü. Sena evlilikleri boyunca bu tür gelgitleri yaşamıştı. Hatta bir ara psikolog yardımı bile almış, oldukça da faydasını görmüştü. Sinan'a düşkünlüğü de bu boşluğunu doldurmak içindi. *** Yasemin dahiliye servisinin koridorunda hızlı adımlarla yürüdü. Önünde gitmekte olan kısa boylu, toplu adamın arkasından seslendi: - Hocam! Adam dönüp geriye bakınca genç kızı görerek gülümsedi: - Merhaba Yasemin. Gel bakalım, önce seni tebrik edeyim. Sınıfın en yüksek notunu aldın. Aferin. Genç kız mahcup bir şekilde tebessüm etti: - Teşekkür ederim hocam. Sizin sayenizde. O kadar iyi anlattınız ki bize dersi, su gibi öğrendim her şeyi. Adam başını salladı memnun bir şekilde: - Almasını becerebildiğin için esas sihir sende kızım. Yasemin elindeki ders notlarını karıştırarak: - Hocam yalnız bir şey sormak istiyorum, diyerek adamın yanında yürümeye başladı. Yarım saat sonra okulun kantininden içeri girdiği zaman anlamadığı tek noktayı da halletmiş olmanın memnuniyeti içindeydi. > DEVAMI YARIN