"Önce askerlik işini halledeyim"

A -
A +

Her şey yolundaydı... Refik Bilgin ve Afet Hanım ise yaşlanmışlar ama biricik kızlarının ve en önemlisi torunlarının saadetiyle mutlu bir yaşlılık sürecine girmişlerdi. Aile yine haftada bir gün bir araya geliyordu. Zaman akıp gitmiş ve hayatlarına hep güzel şeyler sürükleyip bırakmıştı... *** Gençler keyif içinde oturdular kafeteryada. Hepsi sınıf arkadaşıydı. Sonunda Murat saatine baktı ve yüksek sesle bağırdı: - Beyler, gece yarısı olacak birazdan. Haydi artık herkes evine. Gençler itirazlarla kalktılar. Hesapları ödeyen Murat yanındaki orta boylu, bıyıklı delikanlıya döndü: - Turhan, beraber gidelim. Yolumuz aynı. Birbirleriyle vedalaşıp ayrıldılar. İki genç birlikte otobüs durağına doğru yürüdü. Maçın kalabalığı dağılmıştı. Turhan ellerini cebine sokup omuzlarını kaldırdı: - Soğumuş hava yahu... Bu kadar değildi. Murat gözlerini kısarak havaya baktı: - Yıldızlar var, yağmur falan yok demek ki ama gerçekten geceleri artık serin olmaya başladı. Gidip güzel bir uyku çekilir bu serin havada. Turhan gülümsedi: - Ne yapmak niyetindesin? Hemen ihtisas mı başlayacak? Başını iki yana salladı Murat: - Hayır, önce askerlik işini halledeyim diyorum herkesin aksine. Yarından sonraki süreçte engel olmasın hayatıma. Hem benim için bir tecrübe olur. Askerlik dönüşü ihtisas yaparım. - Bu da bir fikir tabii. Doğru düşünmüşsün. Ama kısa dönem falan da yapılabilirdi askerlik. Murat şiddetle itiraz etti: - Hayır Turhan. Bunu istemiyorum. Herkes gibi ne kadar gerekiyorsa o kadar yapacağım askerliğimi. Daha konuşmadım bunu babamlarla ama bir şey diyeceklerini sanmıyorum. Daha doğrusu benim kararlarıma saygı gösterirler... Otobüsleri gelmişti. Hemen bindiler. İki durak arayla oturuyorlardı. Yol boyunca hep gelecekten konuştular. Önce inen Turhan'dı. Vedalaştı arkadaşıyla: - Telefonlaşırız. Hoşça kal... Murat elini kaldırdı. Sonra koltuğa iyice büzüldü. Otobüsün kapısından buz gibi soğuk girmişti içeriye. İki durak sonra o da indi. Boğaz'da bahçeli, müstakil bir evde oturuyorlardı. Yıllarca Leyla Hanımın ve Fazıl Sabri Beyin hayallerinde yaşattıkları bu küçük ama sevimli villaya sahip olalı yedi sene olmuştu. Villanın aksesuar yapımı aşamasında ve evin döşenmesinde Leyla Hanım yine o ince zevkini devreye sokmuştu. Sonuç muhteşemdi. Sade ama çok zarif bir tarzda döşenmişti. İki katlıydı. Yukarıda dört yatak odası ve her odanın kendisine ait banyoları vardı. En üst çatı odası Leyla Hanımın atölyesiydi. Alt katta ise büyük bir salon, mutfak, Fazıl Beyin çalışma odası bulunuyordu. Salonun camlı kapısından bahçeye çıkılıyordu. Görenler hayran kalıyordu bu eve... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.