Murat babasıyla konuştuktan sonra odasına geçmişti. Yorgundu. Bütün gün devriye dolaşmıştı. Artık kar iyice yerleşmişti. Birkaç ay sürecek esaret başlamıştı bölgede. Çoğu zaman ilçeye bile gidilemeyecek derecede kapanırdı yollar. Kitabını aldı eline, başucundaki gece lambasını yaktı. Birkaç satır okuduktan sonra vazgeçti. Okuduğunu anlamıyordu. Kafasında hep Pelin vardı. Bir haftadır görüşmemişlerdi. Sürekli devriye görevindeydi. Bu aralar bütün birimler teyakkuza geçmişti. Terör örgütü konusunda bazı istihbaratlar elde edildiğinden diken üzerinde duruyorlar, kuş uçurtmamaya çalışıyorlardı. Bu taraflarda çok sık rastlanan bir olay değildi bu ama üst kademe yine de dikkatli olmak gerektiğini düşünüyordu. Pelin'in, usul usul konuşmasını özlemişti. Onunla dertleşebiliyor, paylaşabiliyordu. "Tam bir aile kurulabilecek kız!" diye geçirdi içinden. Mazbut, sevimli, cana yakın ve şefkatli. Hafif bir gülümseme yayıldı dudaklarına. Yatağına uzanmış, ellerini başının altına yastık yapmıştı. Pelin'le gelecekte bir yuva kurmak fikri uzun bir zamandır beyninin bir köşesinde şekillenmeye başlamış, kendine oldukça sağlam bir yer edinmişti. Şimdi bu fikri olgunlaştırıyordu. "Benimle evlenmeyi kabul eder mi acaba?" diye düşündü. Kızcağızın daha hiçbir şeyden haberi yoktu ama önsezilerine dayanarak onun da kendisinden hoşlandığını söyleyebilirdi. "Bu konuyu doğru dürüst konuşmak lazım. Şurada benim beş ayım kaldı. Beş ay dediğin nedir ki, göz açıp kapayana kadar geçer gider. Beş ay sonra askerliğim bitecek ve geri döneceğim. Bunu halletmem lazım..." Yutkundu. Kendi duygularından emindi. Özlüyordu Pelin'i. Onu görmek istiyordu. Onun yanında kendisini huzurlu hissediyordu. Çok dikkatle incelemişti genç kızı. Tepkilerini, fikirlerini, alışkanlıklarını yöntemini hep uzaktan uzağa gözlemlemişti. Her şeyden önemlisi onun sevecenliği bile eğer varsa kusurlarını göz ardı etmeye yeterdi. Asla agresif bir insan değildi. Sabırlı bir yapısı vardı Pelin'in. Gözlerini açtı, sanki karşısında biri varmış gibi yüksek sesle konuştu: - Benim duygularım hoşlanmaktan da öte. Aşk değil ama sevgi ve saygı. Sanıyorum evlenme kararı için de bunlar gerekli... Âşık değildi. Mantığı çerçevesinde, genç kızla bir ömür yaşayabileceğini düşünüyordu. Pelin'e karşı hissettiklerinin sevgi olduğunu biliyordu. Sürekli onu düşünmesi, onun iyiliğini istemesi, onu koruma, kollama duygusu, onunla birlikte olmaktan zevk alması, onun yanında kendini huzurlu hissetmesi bütün bunlar, duygularının adının sevgi olduğunu gösteriyordu. "En kısa zamanda konuşmalıyım. Mutlaka açılmalıyım..." diye mırıldandı... > DEVAMI YARIN