Neriman yeniden evine döndüğü zaman etrafına baktı. Bomboştu ev. Sadece arada bir tutamadığı hıçkırıklarının duvarlara yansıyıp dönen aksi duyuluyordu. Uğur yüzüne bile bakmamıştı genç kadının. Kızlarının arabaya binip uzaklaşmalarını bir yabancı gibi gözleriyle takip etmişti. Dönüp bir el bile sallamayacak kadar kendilerini yeni hayatlarına hazırlamış görünüyorlardı. Neriman engel olmak istemiş, atılıp iki kızını kolundan tutup çekmek istemiş, "gidemezsiniz!" diye haykırmak istemiş ama başaramamıştı. Geleceğinin, geçmişinin bir anda avuçlarından kayıp gitmesine sadece seyirci kalmıştı. Uğur araba hareket etmeden önce camı açıp seslenmişti: - Sana mektup yazıp adresimizi bildiririm. Neriman cevap vermemişti. Onun kırgınlığı Uğur'a değil, kızlarınaydı. Yaptıklarının karşılığı bu mu olmalıydı?!. Onların bebekliklerini düşündü. Büyütene kadar yaşadığı olumlu olumsuz her şey bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiyordu o anda... Eğer engel olmaya kalksaydı, direnseydi, izin vermeseydi bundan sonra evlatlarıyla arasına örülecek kalın duvarları bir daha asla yıkamayacaktı. Onlara yaşatamadığı her şey sonunda suçlu olacak ve kızlarının onu cezalandıran tavırlarına, sözlerine maruz kalacaktı. Aralarındaki uçurum inanılmaz derecede büyüyecekti. Onuru, kendine olan saygısı bunu asla kaldıramazdı. Kendisini çok iyi tanıyordu Neriman. Kanepeye oturdu ve etrafına baktı. Ani bir kararla fırladı yerinden. Koşar adımlarla merdivenleri çıktı. Elif'in kapısını çaldı. Az sonra doktor hanım üzerinde pijamalarıyla açtı kapıyı ve şaşkınlıkla baktı Neriman'a: - Hayırdır Neriman? - Gittiler Elif Abla, ikisi de babalarıyla Almanya'ya gittiler. Artık orada yaşayacaklarmış. Benden habersiz her şeyi yapmışlar. Biletler alınmış, pasaportlar çıkartılmış, her şey halledilmiş. Elif'in gözleri büyümüştü: - Ya okul? - Orada okuyacaklarmış. Bir daha gelmeyecekler. Herkes kendi hayatını kendisi kursun dedi Gül giderken. Daha fazla bu şartlarda yaşamak istemiyorlarmış. Arkalarına bile bakmadan gittiler... Elif söyleyecek söz bulamamıştı. Elini uzatıp saçlarını okşadı Neriman'ın: - Üzülme Neriman, kendi arzuladıkları gibi bir hayat sürecekler. Onlar senin olduğu kadar babalarının da çocukları. Yapabilecek bir şeyin yok. Eğer boşanmış olsaydınız velayet hakkından falan bir şeyler yapabilirdin. Ama şimdi engel olursan suç olur. Hiçbir çıkarını bulamazsın. Çünkü hâlâ evlisiniz... Neriman hiçbir şey söylemeden kalktı. Uyurgezer gibiydi. Minnetle baktı Elif'e: - Hoşça kal abla... Nefes aldığım sürece unutmayacağım seni... Elif endişeyle izledi onun kapıdan çıkışını. Sonra telaşla bağırdı ardından: - Neriman nereye? Genç kadın umutsuzca çevirdi başını ve acı bir gülümseme belirdi dudaklarında: - Herkes kendi hayatını yaşıyor abla... Ben de öyle... Hoşça kal! Arkasına bakmadan yürüdü. Gece yarısına doğru bir gölge süzüldü apartmandan. Elinde küçük bir çanta vardı. Bir kere dönüp arkasına baktı ve sonra hızla uzaklaştı. O günden sonra Neriman'ı hiç gören olmadı... -SON-