"Onunla karşılaşmak istemiyorum anne!"

A -
A +

Sabah erkenden uyandı Kadriye. Gece geç vakte kadar uyuyamamış, sabaha karşı biraz dalmıştı. Yanında dalgın bir şekilde yatan oğlunu uyandırdı: - Harun'um kalk yavrum. Bir an önce gidelim evimize. Harun uyku sersemliğiyle açtı gözlerini. Nerede olduğunu neler olduğunu hatırlaması birkaç saniyesini aldı. Hemen fırladı ayağa. Sevgiyle baktı Kadriye ona: - Gidelim oğlum. - Anne, biraz daha bekleyelim. Babam daha evdedir. Onunla karşılaşmak istemiyorum. Kadriye bir an düşündü. Aslında doğru söylüyordu Harun. Başını salladı: - Haklısın yavrum. Ama aklım evde. Kardeşlerinde. Sabah uyanıp da beni göremeyince Alper huysuzlanır. Onlara da kötü davranmasın baban. Harun kanepeye oturdu: - Şimdi gidersek akşam olanlar tekrarlanır anne. Biraz daha bekleyelim. O sırada Yıldız da uyanmıştı. Küçük çocuğun söylediklerine destek verdi: - Doğru söylüyor çocuk Kadriye. Birer bardak çay için. Öyle gidersiniz. Hemen sobayı yaktı ve üzerine çaydanlığı koydu. Kahvaltılarını sessizce yaptılar. Kadriye huzursuzdu. Kahvaltıdan sonra daha fazla beklemeyerek kapıya yöneldi. Terlikleriyle gelmişlerdi. Yıldız birer hırka verdi her ikisine de. Ana oğul el ele tutuşarak hızlı adımlarla yürüdüler. Eve yaklaştıkça içindeki garip huzursuzluk artıyordu Kadriye'nin. Kapının önünde durakladı. İçeriyi dinledi. Hiç ses yoktu. Yavaşça elinin tersiyle vurdu kapıya. Bir süre bekledi. Bir kez daha vurdu. Hiçbir hareket yoktu. İçeriden ses gelmiyordu. Bu sefer daha kuvvetli vurdu. Şaşkın gözlerle etrafına bakınıyordu. Evin çevresini dolanıp pencereye gitti. Eliyle siper yaparak içeriye baktı. Bir şey görünmüyordu. Cama vurdu bu sefer. İçeride kimse yok gibiydi. Oğluna döndü: - Kardeşlerin uyuyor herhalde. Baban da gitmiş sanırım. Tekrar kapıya gelip seslendi: - Azize, Azize, kızım? Bu sırada karşı evdeki kadın başını penceresinden uzatmış onları izliyordu. Seslendi: - Kardeş, onlar gittiler. Gece geç vakitte kocanla iki çocuğun bir taksiye binip gittiler. Kadriye iliklerine kadar buz kestiğini hissetti. Şaşkınlık ve korkuyla sordu: - Nereye gittiler, ne zaman gittiler? Kadın omuzlarını silkti: - Ne bileyim ben nereye gittiklerini. Bir taksi geldi gece yarısı. Kızın, oğlun bir de kocan binip gitti. Kadriye olanca gücüyle kapıya bir omuz vurdu. Ardına kadar açıldı kapı. Deli gibi girdi içeriye. Bütün evi yarım dakikada dolaştı. Gerçekten kimsecikler yoktu. Vücudu dikenler içindeymiş gibi batıyordu kendisine. Ağlamaklı bir sesle haykırdı: - Yoklar Harun'um, gitmişler. Götürmüş kardeşlerini. Aman Yarabbim... Harun dişlerini sıkmış öylece duruyordu. Yavaşça kaldırdı başını annesine baktı. İkisi de ağlıyordu... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.