"Onur Bey, size anlatacaklarım var"

A -
A +

Onur çalışma masasında önündeki dosyaların içine gömülmüş, çalışıyordu. Mesai bitmiş, fabrika boşalmıştı. Her zaman olduğu gibi, günün bu en sevdiği, en rahat çalıştığı saatlerinde kendisini uğraştıracak işlerini yapmayı tercih ediyordu. Sırtı ağrımıştı oturmaktan. Bugün hiçbir yere çıkmadan sürekli ofisinde kalmıştı. Hafta sonundaki yemek davetinden sonra annesiyle atışmış, Meliha Hanımın sert sitemlerine maruz kalmıştı. Onlara her ne kadar evlilik için daha zamanı uygun bulmadığını anlatmaya çalışsa da, yapacağı evlilikte partnerini kendisinin seçeceğini vurgulasa da Meliha Hanım inat edip diretiyordu. Onun için ideal gelin adayı Leyla idi... Ellerini başının üzerine kaldırıp iyice gerindi. Tam bu sırada çaldı telefonu. Üşenerek kaldırdı ahizeyi. Kendisine yabancı gelmeyen ama kim olduğunu çıkartamadığı yumuşak ama hüzünlü bir ses: - Onur Beyle mi görüşüyorum? Diye sordu. - Evet benim hanımefendi, siz kimsiniz? Karşı taraf duraklayarak konuşuyordu. Mükemmel bir Türkçesi vardı: - Ben Yıldız. Yıldız Güler. Müfit Güler'in eşiyim. Onur yerinde zıpladı âdeta. Ayağa kalkmıştı heyecandan: - Buyurun Yıldız Hanım, nasılsınız? - Teşekkür ederim. Sağlığınıza duacıyım efendim. Şey... Rahatsız ettim ama sizinle konuşmak istiyorum. Müsait olduğunuz bir zaman... Onur heyecanla atıldı: - Ben şimdi de müsaidim hanımefendi. - Güzel o zaman sizi yarım saat sonra evde bekliyorum. Olur değil mi? Onur kendini tutmasa heyecandan çığlık atacaktı: - Hemen, hemen şu anda yola çıkıyorum Yıldız Hanım. Görüşmek üzere. Telefonu kapattıktan sonra dudaklarını ısırdı. Derin bir nefes alıp kendine gelmeye çalıştı. Sonra hızla eşyalarını toplayıp ceketini giydi. Koşar adımlarla çıktı fabrikadan. Otoparka doğru giderken en kısa hangi yoldan ulaşabileceğinin planlarını yapıyordu. Otopark bekçisi saygıyla selamladı genç avukatı. Onur hemen motoru çalıştırdı ve gaza yüklendi. Az sonra TEM otoyolunda hızla ilerliyordu... Müfit Beyin oturduğu mütevazı apartmana geldiğinde fabrikadan çıkalı yirmi beş dakika olmuştu. Eğer Boğaz Köprüsünde trafik daha akıcı olsaydı daha önce de varabilirdi. Arabadan inip başını kaldırdı. Müfit Beylerin katında cılız bir ışık vardı. Koşar adımlarla yöneldi apartman kapısına. Merdivenleri ikişer ikişer atlayarak çıktı. Kapının önünde durakladı ve bir soluk aldı. Üstünü başını düzelttikten sonra yavaşça zile bastı. Çok geçmeden o zarif haliyle Yıldız Hanım göründü kapıda. Gülümsedi genç avukata: - Hoş geldiniz Onur Bey. - Hoş bulduk efendim... Kadın salona doğru yürürken devam etti: - Size anlatacaklarım var. Müfit Beyi ikna etmek kolay olmadı ama sonunda başardım. Her şeyi anlatacağız... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.