Otobüs Otelin önüne park eder etmez sevinç çığlıkları içinde boşalmaya başladı. Uludağ'ın küçük otellerinden birine gelmişlerdi. Her taraf karla kaplıydı. Rüzgar birikmiş kar yığınlarını savurunca göz gözü görmüyordu. Gençler otele girmek yerine koşturmaya, birbirlerini kartopu yağmuruna tutmaya başlamışlardı. Ozan ve Zeynep de aşağıya inince tertemiz dağ havasını çektiler içlerine: - Muhteşem değil mi Ozan? diye sordu Zeynep. Daha önce gelmiş miydin? Ozan başını iki yana salladı: - Yok ilk defa geliyorum. Gerçekten kartpostallardaki, filmlerdeki gibi. Beyaz bir cennet sanki... - Ben babamlarla gelmiştim birkaç defa. Şu büyük otelde kalmıştık. Ama şu andaki kadar eğlenceli değildi. Ozan gülümseyerek baktı genç kıza. Yol boyunca konuşmuşlar, sene başından beri kuramadıkları yakınlığa ulaşmak için en azından emek harcamışlardı. Rehberleri asistanlardan biriydi ve geziyi düzenleyen kişiydi. Ellerini çırparak seslendi: - Arkadaşlar şu kartopu savaşını bıraksanız, bir barış imzalasanız, ondan sonra da yerleşseniz. Savaşacak daha çok zaman var. Hem ben kurt gibi açım. Yemek de mi yemek istemiyorsunuz? Gençler bağrışarak koştular otele doğru. Her kafadan bir ses çıkıyordu: - Yemek... Duyduğum en güzel kelime... - Bir danayı yiyebilirim... - Ben bir dana üzerine bir de koyun yiyebilirim... - Ben ikisinin üzerine bir de salata yerim. Kahkahalar birbiri ardına patlıyordu. Otele girdiler. Rezervasyonlar yapılmıştı. Genç kızlar birlikte kalacaklardı. Erkekleri de kendi hemcinsleriyle odalara dağıtmışlardı. Herkes odasını öğrenip anahtarını aldı. Zeynep kendi sınıfından sevdiği bir arkadaşıyla iki kişilik bir odada kalacaktı. Aylin adındaki bu genç kız hem neşeli hem de aklı başında bir kızdı. Zeynep mutlu olmuştu. Ozan'a kaçamak bir bakış fırlattı. Genç adam da kendisini süzüyordu o sırada. Gülümsediler birbirlerine. Zeynep seslendi: - Yerleştikten sonra burada buluşuruz. Başını salladı genç adam: - Tamam, bekleyeceğim. İki kız koşar adımlarla tahta merdivenlerden üst kata çıktılar. Aylin manalı bir bakışla süzdü Zeynep'i: - Haydi hayırlısı, gördüğüm kadarıyla epey yol aldınız!.. Zeynep utanmıştı. Dudak büktü: - Yok canım, o kadar da değil. Aylin alaylı bir gülümseme ile koluna girdi arkadaşının: - Kızım, kendini kandırıyorsun, bari bizi kandırma. Herkes biliyor, herkes farkında sizin birbirinize yanık olduğunuzun. Kimden saklıyorsun ki?.. Zeynep mahcup bir tavırla fısıldadı: - Sanırım kendimden saklıyorum Aylin... Genç kız "Doğru söze ne denir?" diyerek kahkahayla haykırdı. İkisi de gülüyordu... > DEVAMI YARIN