Ozan'ın yokluğu belli oluyordu!..

A -
A +

Zeynep'i düşünüyordu Kerim Bey... Genç kıza hayatında ilk defa izin vermişti. Ama bu izni verdikten sonra kendi yöntemleriyle araştırmasını yapmış, gezinin nereye yapıldığı, rezervasyonları, kaç kişini katılacağını, otobüsün kime ait olduğunu birer birer öğrenmişti. Zeynep otele varmadan önce otel yönetimiyle konuşmuş, kızı için rahat, güvenli bir oda tahsis edilmesini istemişti. Bütün bunlardan tabii ki Zeynep'in haberi yoktu. Onun geleceği için farklı planlar yapıyor, farklı şeyler hayal ediyordu. Okulun bitmesiyle bu düşüncelerinin hepsini gerçekleştirecekti. Tabii bu planlarda Zeynep'in ne kadar söz hakkı olacaktı o bilinmezdi. Bir başkasının isteği diye bir şey kabul etmiyordu Kerim Bey... *** Münevver hanım yatağını topladıktan sonra çayını koydu. Tepsinin içine peynir, zeytin tabağını yerleştirdi. Domates doğradı, reçel boşalttı. Çayın altını kıstıktan sonra pardösüsünü giyip dışarı çıktı. Ekmek almaya gidiyordu. Bakkal sokağın az ilerisindeydi. Ağır adımlarla yürüdü. Tam bakkal kapısına geldiği zaman Asiye'yi gördü. - Günaydın Asiye Hanım... Cemile Hanım nasıl, uyandı mı? - Aman sorma komşu, uyudu mu desene? Bütün gece durmadan ağladı. İçim karardı benim de yani... Ne bu böyle? Ne derdin var diyorum cevap yok. Baktım olmayacak, yattım uyudum ben de. Sabah hâlâ aynı yerinde oturuyordu. O kadar yalvardım yatırayım seni diye ama ne gezer... Münevver Hanım üzülmüştü: - Hasta Asiye Hanım, anlayış göstermek lazım. Kolay değil, daha genç sayılır, taş çatlasın kırk beş yaşında. Bu yaşta tekerlekli sandalyeye bağlanıp kalmak kolay mı? Asiye istediği desteği bulamadığı için yüzünü buruşturdu: - İyi de ben de insanım Münevver Hanım... Benim de işim var, gücüm var. Bir gün bile iznim yok. Ben de gidip anamı görmek istiyorum. Bak hava ne güzel, çıkıp bir dolaşmak istiyorum... Münevver Hanım bakıcı kadının neyi ima ettiğini anlamıştı. Gülümsedi hafifçe: - Bugün ben yalnızım Asiye... Ne işin varsa git gör sen. Ben bakarım Cemile Hanıma. Gider otururum yanında. Yemeğini yediririm. Ama akşam mutlaka gel vakitlice. Asiye'nin gözleri parlamıştı: - Allah senden razı olsun... Gelmez miyim. Akşam en geç yedide buradayım. Ne zaman gelirsin? - Kahvaltımı yapayım, evimi toparlayayım gelirim Asiye. Bakıcı kadın neşe içinde alışverişini yaptı. Sonra koşar adımlarla uzaklaşırken seslenmeyi de ihmal etmedi: - Bekliyorum Münevver Hanım... Ben kahvaltı yaptıracağım şimdi. Sonrasını sen halledersin. Elini kaldırarak "tamam" diye işaret etti kadın. Sonra ekmek ve margarin yağ aldı. Yine geldiği gibi ağır adımlarla döndü evine. Oturma odasında kucağında tepsisiyle divanın üzerinde yaptı kahvaltısını. Ozan'ın yokluğu belli oluyordu. Bir garip sessizdi ev. Kahvaltıdan sonra bulaşıklarını yıkadı. Evini toparladı. Zaten yeni dip köşe temizlik yapmıştı. Mis gibi sabun kokuyordu her yer. Elbisesini değiştirdi. İri çiçekli basma elbisesini giyip dantelini aldı. Başını örttü, hırkasını koydu omuzlarına kapısını örtüp çıktı... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.