Pelin çok duygulanmıştı

A -
A +

Pelin verdiği kararın şaşkınlığını bir süre atamadı üzerinden. Hafta sonunda İlçeye gidip ailesine telefon etmişti. Olanları anlatmış, verdiği karardan onları da haberdar etmişti. Aile çok doğal olarak bu haberi büyük şaşkınlık ve tedirginlikle karşılamıştı. Yine de kızlarına itiraz etmemişler, onun kararına saygı göstermişlerdi. Pelin artık ileriye dönük planlarla zaman geçiriyordu. O gün okuldan çıktıktan sonra koşarak gelmişti eve. Ailesine etraflıca uzun bir mektup yazarak evlenmek istediği insan hakkında uzun bilgiler verecekti. Kapıdan içeri girince Ahraz Kadının sedirde uyukladığını gördü. Yavaşça yaklaştı yanına: - Ahraz Ana, haydi yatağına yat biraz istersen. İrkilerek açtı gözlerini kadın. Pelin'i görünce bir rahatlık yayıldı yüzüne. Gülümsedi. - Aç mısın? diye sordu Pelin. Ben yemek yiyeceğim. Neden bilmem acıktım bugün. Yaşlı kadın başını salladı. Yutkundu. Yemenisini düzeltti. Pelin hemen yemekleri eski küçük buzdolabından alıp ocağa koydu. Sofrayı hazırladı. Yaşlı kadın usulca kalktı yerinden, ağır adımlarla geldi masaya. Sessizce yediler yemeklerini. Yemekten sonra Pelin arkasına yaslandı: - Bir de kahve içelim seninle karşılıklı Ahraz Anam. Kalkıp kahveleri yapıp getirdi. Yaşlı kadının yüzüne baktı: - Düğünüme geleceksin değil mi anam? Sensiz olmaz. Bineriz Malatya'dan uçağa, gideriz. Sonra seni geri gönderirim ben. Yaşlı kadın ağlamaya başlamıştı. Yanaklarından inci tanesi büyüklüğünde damlalar süzülüyordu. Pelin hayretle baktı ona: - Anacığım, ağlama ne olur, seni hiç bırakmayacağım ki ben. İstersen götüreyim seni, bizim yanımızda kal... Gülbahar yutkundu, buruşuk parmaklarıyla gözyaşlarını sildi ve Pelin'in hiç beklemediği bir anda genç kıza sarıldı. Başını onun omzuna koyup içini çekti. Usul usul ellerini okşuyordu. Pelin çok duygulanmıştı. - Sen benim anamsın, Murat da çok seviyor seni... Her zaman başımızın üzerinde yerin var... Bunu sakın unutma... Yaşlı kadın neden sonra toparlandı. Yerinden kalkıp sedire gitti. Sedirin altındaki sandığı çekip çıkardı. İtinayla açtı eski deri kaplı sandığı. Pelin hayretle bakıyordu. Bir bohçayı aldı içinden, sedirin üzerine koydu. Sonra incitmekten korkuyormuşçasına itinayla açtı bohçanın kanatlarını. El işlemesi örtüler, danteller doluydu içi. Bir tanesini alıp uzattı Pelin'e. Hepsi göz nuru dökülerek işlenmiş olağanüstü şeylerdi. Genç kız hayranlıkla baktı örtülere. Ahraz Kadın "al bunları" der gibi işaret etti. Onun düğün hediyesiydi bu, kızı gibi sevdiği genç öğretmene. Hepsini bohçasıyla Pelin'in kucağına koydu... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.