Pelin damdan düşer gibi sorulan bu soru karşısında şaşırmıştı. Kekeledi: - Baba... Turgay daha sert bir şekilde sordu: - Seviyor musun dedim? Ürkmüştü genç kız. Başını salladı korka korka. Turgay dişlerinin arasından konuştu: - Buna asla izin vermem. Bu adamla birlikte olmana asla izin vermem. Bugünden tezi yok bu arkadaşlık bitecek. Bu adam bugün pılısını pırtısını toplayıp gidecek buradan. Hemen, şimdi. Pelin hayretler içinde kalmıştı. Cesaretini toplayıp sordu: - Ne oldu baba? Yanlış bir şeyini mi gördün? - Yeter!... Kararımdan dolayı kimseye hesap verecek değilim. Bu adam baştan sona yanlış. Ailesinden kendisine kadar her şeyi yanlış. Pelin ağlamaya başlamıştı. Bu ani değişikliğin sebebini merak ediyordu. Ama Turgay öylesine hiddetliydi ki bir tek soru bile sormaya cesaret edemiyordu. Bu sırada bahçe kapısında Serdar göründü. Bağrışmalar karşısında o da neler olduğunu anlamaya çalışan meraklı bir ifade ile yaklaştı: - Günaydın efendim... Turgay öfkeyle döndü genç adama: - Günaydın falan yok! Hemen burayı terk edin. Derhal şimdi. Pansiyon kapandı. İşaret parmağını genç adama uzatıp salladı: - Kızımın etrafında seni bir daha görmeyeyim. Sakın ha!.. Serdar afallamıştı. Hayretle Pelin'e baktı. Genç kız hıçkırıklar içinde sarsılıyordu. Genç doktor toparlandı: - Ne olduğunu, bu tavrınızın sebebini öğrenmek en doğal hakkım herhalde... Turgay masaya yumruğunu indirdi: - Sana hesap verecek değilim ben... Kimseye hesap verecek değilim. Hayır dedim o kadar. Şimdi hemen valizini al ve git buradan. Sakın başka bir pansiyona yerleşmeye kalkma. Sana burayı dar ederim! Kızına döndü: - Sen de hazırlan Mesudiye'ye eve dönüyoruz. Tatilin bundan sonrası orada geçecek. Hızlı adımlarla bahçeden çıkıp gitti. Haydar bir köşede ellerini kavuşturmuş korkuyla izliyordu olanları. Serdar şaşkın bir şekilde onun yüzüne baktı: - Haydar Abi, sen biliyor musun bir şey? Omuzlarını kaldırdı adam: - Yok doktorum, sadece seninkilerin resmini istedi. Onu görünce böyle dellendi... > DEVAMI YARIN