Pembe hayaller kurmaya başladı!

A -
A +

Payidar, Sedat'la konuşmuş, sonunda adamın döktüğü diller karşısında ikna olmuştu. Onu kaybetmek istemiyordu ve gariptir, içinde bulunduğu durumu sindirmeye bile başlamıştı. Sedat'ın evli ve üç çocuk sahibi olmasının onu çok da fazla rahatsız etmediğini fark ettiği zaman korkusunun sadece kurduğu hayallerinden vazgeçmek, sevdiği adamı kaybetmek olduğunu biraz da irkilerek görmüştü. Yoksa diğer tarafta, Sedat'ın karısının, çocuklarının, kısacası bir yuvanın ne hale geleceği çok da fazla umurunda değildi. Odasında yatağına uzanmış düşünüyordu. Sedat gün boyunca ona gelecekten, kendisi ile birlikte geçireceği hayattan bahsetmiş, vaat üzerine vaatte bulunmuştu. Evliliğinin sadece bir formalite olduğunu, seneler önce bu birlikteliğin bittiğini, üç çocuğun hatırına bugüne kadar katlandığını, Payidar'ı tanıdıktan sonra çocukların da çok fazla önemli olmadığını anlatmıştı. Bir baba olarak maddi yükümlülüklerini yerine getirecek, ona ihtiyaç hissettikleri anda çocuklarının yanında olacak ama kalan zamanı istediği, sevdiği insanla birlikte yaşayacaktı. Tüm arzusunun bu olduğunu söyleyerek Payidar'ı kandırmıştı. Payidar tanımadan, bilmeden Sedat'ın karısından nefret etmeye başlamıştı. Mahkemenin kısa zamanda sonuçlanacağından emindi. Ondan sonra kimseyi dinlemeyecek, Sedat'la evlenecekti. Bu evliliğe anne ve babasının karşı çıkacağından adı gibi emindi. Ama hiç önemli değildi bu Payidar için: "Hayat benim hayatım, kimse karışamaz..." diye mırıldandı kendi kendine. Ağabeyleri zaten kendi âlemlerindeydiler. Her ikisi de evlendikten sonra kopmuşlardı aileden. Eskisi kadar ilgilenmiyorlar, kendi hayatlarını yaşıyorlardı. Yadigar'ın durumu ise malumdu. O da anne ve babası gibi bu birlikteliğe karşı çıksa bile fazla bir etkisi olmazdı. Hayatı boyunca büyük çocuk olmanın ezikliğini yaşamış ve bu pasifliği sindirmiş bir kızdı. Omuzlarını silkti kendi kendine: "Kimse karışamaz bana! Fazla ısrar ederlerse kaçar giderim. Her şeyi kendileri biliyor sanıyorlar ama hiçbir şey bildikleri yok!.." Yatağının içine girip pembe hayaller kurmaya başladı. Sedat'la evlendikten sonra birkaç sene dünyayı gezeceklerdi. Japonya, Amerika, Avrupa hatta Hindistan'a bile gideceklerdi. Çılgınca alışveriş yapacak, kendisine çeşit çeşit kıyafetler alacaktı. Sedat ayrıca söz vermişti. Evlilik hediyesi olarak altına sıfır kilometre bir araba çekecekti. Zaman içinde müstakil, bahçe içinde bir villa satın alacaklar, her köşesini kendi zevklerine uygun bir şekilde değiştirip, döşeyeceklerdi. Bu hayaller vücudunu iyice gevşetmişti. Tatlı bir uyku mahmurluğunun içine yuvarlanıyordu yavaş yavaş. Gözlerini kapattı. Bu evde bunalıyordu artık. İki tane yaşlı insanın serzenişlerini, sıkıntılarını, kendisine hiçbir şey ifade etmeyen nasihatlerini dinlemekten bıkmıştı... Gençliğini yaşamak, biraz sorumsuzca bir hayatın gevşekliği içinde yoğrulmak istiyordu. Sedat'a bütün kalbiyle inanıyordu. Yaşadığı kıskançlık krizinden kurtulmuştu. Onun evli olduğunu öğrendiği zaman kıskanmış, onu bir başkasıyla paylaşmak zorunluluğunun sıkıntısını yaşamıştı. Yoksa ona verdiği tepkide söylediği gibi aldatılmışlık, yalanla kandırılmış çok önemli olmamıştı. Böyle olduğu için de ikna edilmesi kolay olmuş, Sedat bu işi profesyonelce başarmış, kendisini sakinleştirebilmişti... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.