"Perihan Sultan yok mu evde?"

A -
A +

Dürüye mutfakta yemek işiyle meşguldü. Kapının sesini zor duydu. Hemen ellerini kurulayarak antreye çıktı ve kapıyı açtı. Karşısında asker selamı vermiş Tamer'i görünce bir çığlıkla elleriyle ağzını kapattı: - Amanın! Küçük Bey, siz ha? Neden haber vermediniz geleceğinizi? - Merhaba Dürüye, ben geldim, bitti artık! - Tamer Bey, sizi bir hafta sonra bekliyorduk! - İznimi tezkereme eklediler Dürüye. Erken terhis oldum gördüğün gibi. Perihan Sultan yok mu evde? Yine dernek peşinde mi yoksa? - Evet küçük Bey, hanımefendinin toplantısı var bugün. Geleceğinizi bilseydi gitmezdi... - Boş ver gitsin, bak Dürüye bu hanım Şevval! Benim karım! Dürüye'nin gözleri fal taşı gibi açıldı bu sözler üzerine: - Ka.. Karınız mı? Aman Yarabbi! Tamer kahkahalar içindeydi: - Şaşırdın değil mi? Benim karım ya, evlendim ben... Şevval çekingen bir şekilde eşikte duruyordu. Bu sevimli, yuvarlak yüzlü emektar yardımcıyı sevmişti. Dürüye ise hâlâ şaşkın, bir Tamer'e bir de Şevval'e bakıyordu. Neden sonra: - Hoş geldiniz kızım, gel buyur... Şevval hemen atıldı ve Dürüye'nin elini öpmeye çalıştı. Emektar hizmetçi bocaladı: - Estağfirullah küçük hanım... Buyurun içeriye... Genç kadın hayranlıkla, çekinerek girdi antreye. Tam karşıda bordo halı kaplı bir merdiven görünüyordu. Üst, asma kattı. Antrenin sağ tarafındaki kapı salona açılıyordu. Yerler parlak cilalı mermerdi... Tamer bavulunu kapının önünde bırakarak salona girdi. Peşinden gelen Şevval'in hayranlığı içeri girince bir kat daha artmıştı. Salon çok büyüktü ve deniz manzaralıydı. Tam karşıda adalar gözüküyordu. Denize bakan cephe tavandan yere kadar camdı. Şeftali rengi kadife perdeler, koyu kahverengi salon takımıyla müthiş bir uyum içindeydi. Yer ise krem rengi uzun tüylü halıyla kaplıydı. Salonun tam karşı cephesinde krem rengi içinde açık kahverengi tonları olan mermer bir şömine görünüyordu. Sehpaların ve ağaç rengi yemek takımının vitrininde kristal takımlar ve çok değerli oldukları belli olan biblolar duruyordu. Şevval dayanamadı: - Burası saray gibi! Tamer dudak büktü: - Bir ev işte... Burası salon. Arka taraf içeri girdiğimiz bahçe... Deniz kenarında küçük bir yüzme havuzu vardı. Birkaç tane şezlong ve bir de şemsiye bulunuyordu. Şevval beğeniyle bakıyordu çevresine. Bambaşka bir dünyaya gelmiş gibiydi... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.