"Sahip olduğum her şeyi satışa çıkarın!"

A -
A +

Telefonun öteki ucundan duyulan sıkıntılı ses Betül'ündü. Babasının bu zamansız telefonlarına her zaman sinirlenirdi. Bu sinirini belli eden bir tarzda konuşuyordu yaşlı adamla: - Ne var baba! Bu saatte? - Senin saatinle benim saatim uymuyor kızım, burada karar verilmesi gereken meseleler var. Şirketi satmayı düşünüyorum. Size haber vermek istedim. Cüneyt'e ulaşamıyorum. - Cüneyt tatilde baba. Brezilya'ya gitti. Kız arkadaşıyla birlikte. Kamil Bey gözlerini kıstı. Hâlâ para gönderiyordu oğluna. O bu kadar zor bir durumdayken Cüneyt hâlâ asalak bir mahluk gibi yaşamaktan vazgeçmiyor, hiçbir baltaya sap olamadan baba parasıyla gününü gün ediyordu. Kamil Bey tekrarladı: - Satıyorum şirketi... Betül'ün sesini Feridun Bey bile duyuyordu: - Satıyor musun? Sen ne yapacaksın? Neden satıyorsun? - Evi de satıyorum, işlerim çok kötü, çok borcum var ve bunları ödemem lazım. Betül birkaç saniye suskun kaldıktan sonra yeniden konuşmaya başladı. - Ne yani bizden para mı istiyorsun? Kamil Bey donup kalmıştı. Hayatının şeklini değiştirecek bir konu hakkında evlatlarıyla fikir alışverişi yapmaktı niyeti. Ama aldığı karşılık adamın yerinden zıplatmaya yetmişti. Âdeta kükredi: - Hiçbirinizden bir şey istediğim yok, bir baba olarak haber vermek istedim, hata etmişim. Haydi hoşça kal! Telefonu hırsla kapattı ve baş ucunda bekleyen Mustafa'ya döndü: - Ara cep telefonundan Serdar Beyi. Hemen dönüp gelsin. Az sonra biraz önce giden muhasebe müdürü yeniden yanındaydı. Kamil Bey doğrulmuştu yatağında: - Sahip olduğum her şeyi satışa çıkarın. Ne var ne yoksa hepsini, bütün borçlarımı kapatın, sıfırlayın beni. Bu villa da satılacak. Hemen işlemlere başlayın. Müşterilerin hazır olduğunu söylemiştiniz, yarın gelsinler konuşalım. Vakit geçirmeyin, villa için de gerekeni yapın. Muhasebe müdürü "başüstüne efendim" diyerek heyecanlı bir şekilde çıktı odadan. Feridun Bey şaşkın bir şekilde bakıyordu yaşlı adama: - Aman Kamil Bey, sinirle verdiğiniz bir karar... Satışa tamam ama bu kadar acele neden? Kamil Bey başıyla kapıyı işaret etti: - Bu Serdar var ya, bu satışlardan komisyon almayacaksa ben de Kamil değilim. Heyecanını görmedin mi? Sonra yeniden yastığına dayandı: - Kimin için uğraştım bugüne kadar Feridun, zengindim ama neyim vardı söyler misin? Gözlerini kapadı: - O gelin kızın ahını alıyoruz herhalde... Sonra gözlerini açıp yaşlı avukata döndü: - Duymuştum, bir huzurevi varmış, mükemmel bir yermiş... Bir araştırsana şurayı. İzmir'deymiş herhalde... Feridun Bey şaşkın bir şekilde ağzı açık bakakalmıştı yaşlı adama... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.