Şakakları zonkluyordu

A -
A +

Arzu doktorun yanında Arif Sıtkı Beyi ve babasını görünce zaten anlamıştı. Dudaklarını ısırdı: - Ömer! diye inledi. Arif Bey tutamadı kendisini. Hıçkırıklara boğularak yığıldı odadaki koltuklardan birine. Koskoca adam hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Arzu'nun dudakları titriyordu. Kendini zorlayarak çevirdi başını babasına: - Ne olmuş baba? - Trafik kazası kızım. Karşıdan karşıya geçerken... Yutkundu genç kadın. Gözlerini kapadı. Şakakları zonkluyordu. Elini uzattı, babasından güç almak ister gibiydi. Gözlerindin sicim gibi dökülüyordu yaşlar. Sessizce ağlıyordu. Arif Sıtkı Bey gelinine döndü: - Bizim yüzümüzden oldu kızım, biz ölelim artık, bize geleceğim derken oldu. Biz yaptık. Kendimi asla bağışlamayacağım. Sen de sakın bağışlama kızım bizi. Sen de affetme sakın... Kadim Efendi omzundan tuttu Arif Beyi: - Beyim topla kendini. Kendini suçlama. Allah'ın takdiri. Yaşlı adam kendini kaybetmiş gibiydi. Atıldı Arzu'nun yatağına doğru. Genç kadının ellerini tuttu: - Biz yaptık kızım. Biz yaptık... Arzu bitkindi. Usulca fısıldadı: - Ömer... Ömer'im benim... Ömer'im ne oldu sana? İlk şok atlatıldıktan sonra doktorların Arzu'ya müdahalesi sonucunda genç kadın hemen uyutulmuştu. Sabaha kadar kontrol altında tutulacaktı. Kadim Efendi bekleme salonundaki koltuklardan birine oturmuştu. Kızını bırakmak niyetinde değildi. Arif Sıtkı Bey ise hâlâ ağlıyordu. Torununu görmüştü. Onu görmek de perişan etmişti yaşlı adamı. Oğlundan kalan hatıraydı artık bu küçük bebek... Sabah olmak üzereydi. Arif Sıtkı Bey ayağa kalktı. Yanında şoförü ve bahçıvanı vardı. Hastaneye gelirken onu yalnız bırakmamışlardı. Müberra Hanım ise hemen başka bir hastaneye kaldırılmış ve yoğun bakıma alınmıştı. Başında Hatice vardı. Yaşlı adam şoförüne döndü: - Gidip hanıma bakalım çocuklar. Ayakta kalmak lazım. Kadim de hareketlendi: - Beyim, biliyorum, çok zor ama dediğin gibi ayakta kalmak lazım. - Bittim ben Kadim, bittim ben... Bu yaşta evlat acısı görmek! İflah etmeyiz biz artık. Yutkundu Kadim. Diyecek bir şey bulamıyordu. Arif Bey adeta sürüklenerek kapıya doğru yürüdü. Birden geri döndü ve Kadim'e seslendi: - Kadim, torunumun adını Ömer koyalım, kızıma da söyle Ömer olsun onun adı. Kadim efendi boğazında düğümlenen hıçkırıkla sarsıldı. "Evet" anlamında başını salladı... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.