"Sana her şeyi anlatacağım!.."

A -
A +

Turgay Ovabükü'ne geldiği zaman güneş henüz yükseliyordu. Kamyonetini park ettikten sonra kimseye görünmeden sahile doğru ilerledi. Kayalıklara çıkıp oturdu. Gözlerini denize dikmiş öylece duruyordu. Yılların hesaplaşması başlamıştı içinde. Öfkesini, sevgisini birbirinden ayıramadan beslemişti bunca sene. Bir türlü Alev'in kendisini terk edip gitmesini hazmedememişti. Şimdi yeniden geçmiş ateşin canlanması fırtınalar oluşturmuştu yüreğinde. Oysa küllenmiş acıları yüreğinde saklamasını bilmişti bugüne kadar. Hatta onların üzerine Pelin'in sevgisi bir örtü örtmesini bile becermişti zaman içinde. Fakat öylesine büyük bir kin yaşatmıştı ki kalbinde bu örtü sıyrılıp bir kenara atılıvermişti bir anda. İçinin acıdığını hissederek derin bir nefes aldı. Haksızlık ediyordu belki Pelin'e. Her şeyden önce rahmetli Hidayet'e haksızlık ediyordu. "Pelin'in mutluluğunu engelleyen benim... O kadının oğlu ile mutlu olabilir mi onu da bilmiyorum ama yeniden onu hayatıma sokamam. Ya Pelin vazgeçecek, ya da ben Pelin'den vazgeçeceğim. Belki hayatının sonuna kadar beni suçlayacak ama neyi nasıl anlatırım?.." Yutkundu. Gözpınarlarında beliren yaşları sanki etrafında uçuşan kuşlardan, hışırdayan badem ağaçlarından saklamak istermişçesine aceleyle sildi. "Ya da her şeyi anlatacağım Pelin'e... Neler yaşadığımı, o gencin annesinin kim olduğunu... Hâlâ onunla birlikte olmak istiyorsa yapacak bir şey yok... Kızımın o genci gerçekten sevdiğini görüyorum..." Acıyla gülümsedi: "Ben kabul etsem Alev Hanım kabul etmez ki..." Hemen kamyonetine binip motoru çalıştırdı. Usta manevralarla toprak yoldan çıkıp Mesudiye yoluna döndü. Evin önünde park edip koşar adımlarla girdi içeriye. Pelin hâlâ bıraktığı yerde ağlıyordu. Tam önüne dikildi: - Gel, sana anlatacağım. Anlattıklarımdan sonra da eğer hâlâ direnirsen yapacak bir şeyim yok. Gidersin istediğin insana. Kenardaki sedire oturdu, eliyle mindere vurdu: - Gel bakalım, sil gözyaşlarını, beni dinle... Başladı anlatmaya. Çocukluğundan başladı. Babasının kendilerini nasıl sert bir diktayla büyüttüğünden, annesinin yediği dayaklardan, ardından Alev'le tanışmasından, onunla evlenmesinden ve ardından olanlardan... Hiçbir şekilde yaptıklarını yumuşatma ihtiyacı hissetmeden her şeyi konuştu. Ardından Hidayet'in hayatına nasıl girdiğini ve Pelin'in babasının onu kendisine emanet ettiğini ve genç kızı nasıl itinayla büyüttüğünü ve onun kendisine en yakın arkadaşının emaneti olduğunu titreyen bir sesle anlattı ve ekledi: - İşte benim evlenip boşandığım o kadın senin arkadaşının annesi Pelin!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.