"Sana kalacak bir yer bulalım!"

A -
A +

Otobüs beş saatlik bir yolculuktan sonra İstanbul Esenler Otogarına girdiği zaman ikindi vakti idi... Neriman arabadan inince nasıl bir kıyametin içine geldiğini o zaman anladı. Hayatında hiçbir yerde bu kadar insanı bir arada görmemişti. Korkuyla büzüldü olduğu yerde. Kucağında iki çocukla nereye gideceğini, ne yapacağını bilmiyordu. Bir köşeye çekildi. Beklemeye başladı. Ne semt biliyordu, ne de başka bir şey. O zaman yaşadı en büyük pişmanlığını. Buraya geldiği için öfkelendi kendine. Dönüp geri gitmek istedi. Tam bu sırada yaklaştı yanına orta boylu, hafif kırlaşmış saçlı, kırmızı yüzlü bir adam: - Bacım, karşılayanın gelmedi galiba... Neriman başını iki yana salladı: - Yok, zaten kimse gelmeyecekti... Adam yukarıdan aşağıya süzdü genç kadını: - Ben seni gideceğin yere götüreyim, yardımcı olayım. Korkmuştu Neriman. Şüpheyle baktı karşısındaki adama. Etrafın kalabalığı başını ağrıtmıştı. Usulca fısıldadı: - Nereye gideceğimi bilmiyorum. - Kalacak yerin yok mu senin? Bu bebekler senin mi? Başını salladı "evet" anlamında. Adam bir kez daha süzdü Neriman'ı. - Gel o zaman sana kalacak bir yer bulalım. Paran var mı? Neriman bir yardım bulmanın sevinciyle atıldı: - Var, biraz param var... Adam iki parmağını ağzına götürüp tiz bir ıslık çaldı. Az sonra sarı bir taksi yanaştı yanlarına: - Haydi bacım bin. Bildiğim iyi bir otel var, götüreyim seni, hem de ucuzdur. Genç kadın sevinçle bindi arabaya: - Allah razı olsun senden amca. Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum. Adam öne oturmuştu. Valizini de Neriman'ın yanına koymuştu. Bebekler gözlerini açmış, bilinçsizce etrafına bakıyorlardı. - Kimin kimsen yok mu senin buralarda? Ne işin var bu koca şehirde? - Yok amca, ben iş bulup çalışacağım. Adam dudak büktü: - Zor, çok zor... Hele dur bakalım, belki bir yardımımız dokunur sana... Kırk, kırk beş dakika sonra yedi katlı bir binanın önünde durdurdu arabayı. Genç kadın inip etrafına baktı. Oldukça lüks bir semte benziyordu bulundukları yer. İçini bir korku kapladı. Buralarda kalmaya parası yetmezdi. Adam taksinin parasını ödeyip yanına geldi: - Burası otel. Şimdi sen bana paranı ver, ben gidip kaydını yaptırayım. Odanın anahtarını getireyim. Yerleşirsin, lüks olduğuna bakma, çok ucuzdur burası. Neriman sevinçle cebine iğneyle tutturduğu banknotları çıkartıp uzattı. Kendini güvende hissediyordu. Adamın arkasından heyecanla baktı. Az sonra yatacak bir yeri olacaktı!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.