Zeynep arkadaşının heyecanlı ses tonundan fevkalade bir şeyler olduğunu anlamakta gecikmedi. Ozan'ın evine geleli üç gün olmuştu ve bir gün önce iki genç belediyeye giderek nikah işlemlerini yaptırmaya başlamışlardı. Bütün kağıtlar tamamlanmış, sadece sağlık raporunun imzalanması kalmıştı. O işi de bugün saat on birde halledecekler ardından mümkün olursa hemen evleneceklerdi. Bu kararı iki genç birlikte vermişler, Münevver Hanım ise hiç müdahale etmeden kabul etmişti. Zaten kadının en ufak bir itirazda bulunacak gücü yoktu. Gerçekleri biliyordu ve bunları ne zamana kadar taşıyabileceğini merak ediyordu. Sağlıklı düşünerek bir karar veremiyordu. Bildiklerini Zeynep'e anlatıp anlatmamakta tereddüt ediyor, bir sonuca varamıyordu. Günlerdir uyumamıştı. Zeynep üsteledi arkadaşına: - Aylin, iyi misin canım? Ne oldu? - Dur... Dur Zeynep, en iyisi ben oraya geleyim, bu telefonda konuşulacak bir şey değil... Zeynep iyice şaşırmıştı: - Tamam canım gel de, yalnız on birde dispansere gidip raporu alacağız. O zamana kadar... - Hemen geliyorum, bir taksiye atladım mı on beş dakika sonra oradayım... Telefonu cevap beklemeden kapatmıştı. Zeynep dudaklarını büktü. Kendisini dinleyen Münevver Hanım ve Ozan'a döndü: - Bir şey olmuş... Buraya geliyor, telefonda söyleyemem dedi. Meraklandım şimdi... Ozan gülümsedi sevgiyle: - Gelsin hele öğreniriz canım, endişelenme... On beş dakika sonra kapının zili uzun uzun çaldı. Zeynep hemen fırladı yerinden. Aylin telaş içinde girdi içeriye. Münevver Hanımın elini öptü, arkadaşlarıyla kucaklaştıktan sonra sandalyelerden birine attı kendini: - Zeynep bir adam geldi okula... Seni arıyordu. Çok temiz yüzlü, bakımlı, yakışıklı bir adam. Kırk beş elli yaşlarında. Beni bulmuş, sanırım çocuklar söylemiş Zeynep'in arkadaşı diye. Her neyse... Neden arıyorsunuz Zeynep'i dedim... Malum tedbirli davranmak lazım... Zeynep meraklanmıştı: - Kimmiş, neden arıyormuş Aylin? Genç kız arkadaşına dikkatle baktı. Başını hafifçe salladı: - Sıkı dur şimdi: "Ben babasıyım" dedi... Münevver Hanım bir çığlık attı. Sanki bir bomba düşmüştü odaya... Zeynep gözlerini kıstı: - Babam mı? Saçmalama.... Ne babası? - Adı Selim'miş. Selim Türkmen. Ben Kerim Beyin kardeşiyim dedi. Çok uzaklardan geldim dedi. Bu bir aile meselesi dedi... Sanki doğru söylüyor gibiydi Zeynep... Telefon numarasını ve kaldığı otelin ismini verdi. Kızımla görüşmeme yardımcı olun ne olur diye adeta yalvardı... Susmuştu genç kız. Anlattıklarının nasıl bir etki oluşturduğunu görmek için odadakilere baktı teker teker. Herkes şaşkınlıktan tek bir noktaya bakıyordu. Zeynep'in dudakları titremeye başlamıştı. Kendi kendine söylenmeye başladı genç kız. Bir yandan da cep telefonunu tuşlamaya çalışıyordu: - Haydi canım, böyle saçmalık olmaz... Bu da ne demek? > DEVAMI YARIN