Leman Hanım telefonu kapatır kapatmaz merakla kendisine bakan kocasına döndü: - Sibel... Sibel'in yanındaymış Muhittin. Merak etmeyin; ama siz gelin biz çıkmayalım dedi. Haydi gidelim bir an önce... Muhittin Bey şaşkın ve öfkeliydi. Bir şey söylemeden portmantoya doğru yürüdü. Ceketini giydi. Karısının telefonunu alır almaz koşup gelmişti. Bir saattir kızını arıyordu. Gidebileceği yerlere telefon ediyor, sakin olmaya çalışarak doğru düşünmeye gayret ediyordu. Sibel'in evini de iki kere aramışlardı ama cevap veren olmamıştı. Leman Hanım da ceketini alınca hemen fırladılar evden. Muhittin Beyin emektar eski model arabası bu sefer hiçbir aksilik yapmadan çalıştı. Öfkeli baba hiç konuşmuyordu. Leman Hanım ise elindeki mendille oynuyor ve söyleniyordu: - Bin kere söyledik be kızım sana... Görsen Muhittin, kudurmuş gibiydi. Beni öyle bir itti ki eliyle az kalsın düşüyordum. Bütün odalara baktı. Nasıl korktum anlatamam. Gözü dönmüştü resmen. Ne olup bitti bilmiyorum ama gelir gelmez bir laf etti, "izin vermememe rağmen yine buraya mı geldi o?" diye bağırdı. Demek ki kızın bizimle görüşmesine izin de vermiyormuş. Allah ıslah etsin. Ama yok Muhittin, bu sefer de eğer Alev döneceğim geri diye tutturursa bundan sonra bende biter bu iş. Ne hali varsa kendi görsün derim. Elin terbiyesizinin elinde oyuncak olmam ben. Muhittin Bey dikkatle kullanıyordu arabayı. Leman Hanım lafını bitirdiği sırada kırmızı ışıkta durmuşlardı: - Bitti mi söyleyeceklerin hanım? - Yalan mı Muhittin? Bırak içimdekileri dökeyim. Sana konuşmayacağım da kime konuşacağım ben, yanlış bir şey mi söylüyorum sanki? Adam başını salladı: - Doğru söylüyorsun hanım, dur bakalım neler oldu? Sibel'in evine gelmişlerdi. Muhittin Bey dikkatle arabasını park edip indi. Leman Hanım ise çoktan apartman kapısına varmıştı bile. Sibel'in dairesinin kapısını çaldıkları zaman bütün bu olaylar başlayalı bir buçuk saat olmuştu. Sibel kapıda telaşla bekleyen anne ve babayı görünce gülümsedi: - Hoş geldiniz, buyurun, ne kadar çabuk geldiniz öyle... Leman Hanım telaşla bakındı çevresine: - Kızım nerede Sibel? Yavrum nerede? - Merak etme Leman Teyze, salonda... İkisi de hızla salona girdiler. Alev koltukta oturuyordu. Şaşkınlıkla baktılar kızlarına. Leman Hanımdan canhıraş bir feryat yükselmekte gecikmedi. Alev'in yüzü berbat bir haldeydi!.. DEVAMI YARIN