Şehzadeye verilen ceza!

A -
A +

Kahvaltıdan sonra Ceyda baygın bir şarkı tutturarak yatağını toplamaya başlamıştı. Seda perdeleri çıkartıyor, Eda ise her zaman olduğu gibi ojelerini temizlemek için bir köşeye çekilmiş, tırnaklarıyla uğraşıyordu. İçlerinde en bakımlı oydu. Bütün bunların yanı sıra kardeşleri arasında mantığıyla, hayata gerçekçi bakışıyla, az konuşması ve ciddiyetiyle farklı bir çizgi çiziyordu. Seda ise sade görünüşüyle en güzelleri ve bütün kardeşler arasında en sessizleriydi. Son iki senedir talipleri çoğalmıştı. Geçen sene üç kez görücü gelmişti eve. Görücülerin kabulü de evde ayrı bir festival olmuştu. Ceyda bu olayı alaya alıyor, asla görücü usulü ile evlenilemeyeceğini savunuyordu... Filmlerde gördüğü o insanın içini titreten sevdaları yaşamak gerektiğine inanıyordu. Eda ise olaya farklı bir şekilde yaklaşıyor, her şeyden önce insanın ayakları üzerine basması gerektiğini ileri sürüyordu. Kendine her bakımdan güvenen bir kadın sevgisini de doğru insanla, doğru bir şekilde yaşayabilirdi o zaman. Çünkü o zaman karşı tarafa hiçbir bağımlılığı, ihtiyacı olmayacak, yaşadığı özgürce kendi duyguları olacaktı. Seda ise bu konuda yorum bile yapmazdı. O kaderine razı olmuş bir görünüm çizerdi hep. Onun hayattan beklentisi, bir gün gönlünün prensi bir şekilde karşısına çıkacak, onunla hayatını birleştirip ölene kadar o prensin kanatları altında evinin kadını, çocuklarının annesi olarak yaşayacaktı. Çıkan taliplerin hiçbirini gözleri tutmamıştı ailecek. Rıfat bey bu konuda titiz davranıyor, olmazsa olmazlarını başından sıralıyordu. Onun için kızını alacak kişinin mutlaka kalıcı bir işi olmalıydı. Ayrıca çevresinde iyi tanınması, sevilen bir insan olması da önemliydi. Bir ev sahibi, biraz malk mülk sahibi olması da ayrı artı değerleriydi. Askerliğin bitmiş olması da başka bir şarttı tabii. Nişanlılık süresi asla uzun olmamalı, nişanlıyken fazla gezip tozmak gibi şeylerle karşısına gelinmemeliydi. Bu değerlere aşırı önem veriyordu Rıfat bey. Bir kız baba evinden koca evine gittiği zaman bir daha asla geri dönemezdi onun değerlerine göre. Bu nedenle ileride tatsızlıklar yaşamamak için bu noktalara dikkat edilmesi gerektiğine inanıyordu. Kolay değildi üç güzel kız babası olmak. Herkesin gözü üstlerindeymiş gibi düşünüyordu hep. Kızlarıyla birebir muhatap olmamayı tercih ederdi hep. Söylenmesi gereken bir şey varsa aracısı hep eşi Saliha hanım olurdu. Zavallı Saliha hanım ise iki arada bir derede kalır, idare edeceğim diye kendini paralardı. Ceyda yataklarını topladıktan sonra mutfağa annesinin yanına geldi: - Tontişim, bugün sinemaya gidelim ne olur... İzin verir misin? - Ne sineması kız? Babanız duymasın.. Ceyda bir öpücük kondurdu annesinin yanağına: - Sen söylemezsen duymaz. Hadi anne, bunaldık evde. Ne var bunda, bir film izleyip geleceğiz. - Param yok. - Bende var... Biriktirdiğim harçlıklarım var. Bak, kaç gündür evdeyiz. Hadi tontiş, ne olur, ne olur! DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.