"Selim senin gerçek baban!.."

A -
A +

Asuman Hanım bir kahve söylemişti. Siyah eldivenlerini masanın üzerine koymuş, çok pahalı olduğu ilk bakışta belli olan güneş gözlüklerini saçlarının üzerine takmıştı. Yola çıktığından beri yaptığının doğru olup olmadığını düşünüyordu. Korkuları ağır bastığı zaman yıllar önce yakaladığı saadetin ağabeyi tarafından nasıl alaşağı edildiği aklına geliyor ve içindeki öfkesi korkularının önüne geçiyordu. Belki Zeynep'in iç dünyası da aynı kendi saadeti gibi allak bullak olacaktı ama gerçekleri koskoca bir insandan saklamaya ve onu yalandan yapılmış bir sırça köşkün içine hapsetmeye kimsenin hakkı olmadığını düşünüyordu. Bu arada içinden bir ses ise Kerim Türkmen'in hiddetinin ağır olacağını, belki kendisini bütün bunlara sebep olmakla suçlayıp öfkesini çıkartacağı bir hedef olarak göreceğini söylüyordu. Kararlı bir şekilde kafasını kaldırdı: "Korkmuyorum senden Kerim Türkmen... Ne yapabilirsin ki... En fazla yok edersin beni. Zaten yıllar önce yok ettin ruhumu, şimdi bedenimi yok setsen ne olur!.." Yeğeninin kapıdan telaşla girdiğini görünce acı bir şekilde gülümsedi genç kıza. Zeynep koşarak geldi masaya. Halasını öptü iki yanağından, bir sandalye çekti: - Neler oluyor hala? - Önce sen anlat Zeynep, neredesin üç gündür? Zeynep başını geriye attı ve kendinden emin bir şekilde cevap verdi: - Ben evleniyorum hala! Ozan'la evleniyorum. Sana inandığım ve güvendiğim için, seni çok sevdiğim için sana söylüyorum bunu. Üzülmemen için. Sevgimin arkasında gittiğimi bilmen için. Hatırlar mısın, yıllar önce seninle birlikte bir gece bir film izlemiştik. Hani kavuşamayan iki sevgilinin filmiydi. Çok ağlamıştın sen film boyunca. Sormuştum sana, "hala ne oldu?" diye. Bir tek cümleyle cevap vermiştin bana. "Eğer bir gün gerçekten sevdiğine inanırsan sevginin arkasından git Zeynep" demiştin. Onu yapıyorum hala! Bana kızmayacağını umuyorum. Ozan doğru bir insan. Yanlış bir insana gitmiyorum. Onunla mesut olacağımı biliyorum. Asuman Hanım ağlamaklıydı. Uzanıp genç kızın elini tuttu: - Nasıl istiyorsan öyle olsun bir tanem. Yüreğinin götürdüğü yere git güzel kızım. Zeynep minnetle baktı kadına. Sonra gözleri kısıldı: - Bu mesele nedir hala? Bu baba meselesi? Asuman Hanım arkasına dayandı. Gümüş sigara tabakasından ince bir sigara alıp yaktı. Dudaklarını ısırdı önce sonra ağır bir tonda konuşmaya başladı: - O seni arayan adam Selim Türkmen. Bizim en küçük erkek kardeşimiz Zeynep. Biliyorum, onun varlığını bile bilmiyorsun sen. Belki küçükken gördüğün birkaç çocukluk resmimizde kim olduğunu sorduğun zamanları hatırlarsın. Tesadüfen eline geçirdiğin o resimdeki cin gibi bakışlı, kısa pantolonlu çocuğun kim olduğunu sorduğun zaman Kerim ağabeyimin verdiği tepki çok sert olmuştu

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.