Delikanlı güçsüz kollarını başının üzerine uzatarak yatağın içinde saatlerdir kıpırdamadan duran vücudunu gerdi. Kuruyan dudaklarını yanıbaşındaki komodinin üzerinde duran bardaktaki suyla ıslattı: - İkimizin yalnız olması iyi. Seninle konuşmak istiyordum zaten. Esra sandalyelerden birini yatağın kenarına çekti ve oturdu: - Seni dinliyorum canım... Serdar yutkundu, söze başlamakta zorlandığı belliydi. Neden sonra usulca fısıldayarak başladı konuşmaya: - Bak Esra! Bugüne kadar ailemin şiddetli ısrarlarına rağmen seninle olan ilişkimizi resmiyete bindirmedim. Buna zaten birlikte karar vermiştik, hiç olmazsa son sınıfa gelelim diye düşünmüştük. Şimdi geriye dönüp baktığım zaman iyi ki böyle karar vermişiz diye seviniyorum. Herşey kısmet işte... Bu andan itibaren, istediğin gibi, seni mutlu edecek, senin de yanında huzur bulacağın biri karşına çıktığı anda aklını kullan ve hayatını birleştir. Sen çok iyi kalbli, duygulu, hassas ve ince bir kızsın. Çok da güzelsin. Doktor olacaksın, önünde kocaman, uzun ve kaliteli bir hayat var. Ne olur, bir daha gelme. Uğrama buraya, hayatını yeniden düzene koy. Genç kızın dehşetle açılan gözleri ve sinirli bir şekilde dudaklarının titremesinden onun bütün bu söylenenlere itiraz edeceğini anlayınca ondan önce davranarak hemen ekledi: - Sus ne olur, ben sözlerimi bitireyim, hemen cevap verme, biraz düşün hiç olmazsa. Yutkundu tekrar. Konuşurken yorulduğunu hissediyor, kesik kesik nefes alıyordu. Devam etti: - Seni oyalamaya, bir ıstırabın içine sürüklemeye hakkım yok. Sen de biliyorsun, ben de biliyorum, benim sonum belli oldu. Bu da bir takdir. Değiştiremeyiz. Ama sen.... Önünde açık ve uzun bir hayat var. Ne olur dinle beni... Senin yanında hiç mutsuz olmadım. Beni anlıyorsun değil mi? Şimdi vedalaşalım ve git, bir daha da gelme ne olur!.. Esra yerinden fırladı öfkeyle: - Bitti mi? Eğer bittiyse dinle! Hayat benim hayatımsa ne yapacacağıma ben karar veririm. Saçma sapan konuşmanı hiç duymamış olayım, kapa çeneni ve yat. Sen iyice çocuklaştın artık... Serdar tebessüm etti. Başını iki yana salladı. Esra ise son derece kızgın bir ses tonuyla devam etti: - Hastasın diye sana öfkelenemem mi yani? Beni çok kırdığının farkındasın değil mi? Benden böyle bir şeyi nasıl isteyebildiğini bilemiyorum. Yine de hastalığına veriyorum ama bir daha bu şekilde konuşma, zaten izin vermem artık... Sinirli bir şekilde çevirdi başını, kendi kendine söylenir gibi ekledi: - İnanamıyorum bunları düşündüğüne, beni hiç tanımamışsın!.. Serdar ciddi bir şekilde atıldı: - Ama Esra, ben ölüyorum. Bunu bile bile... Genç kız gözlerini kısarak baktı onun yüzüne: - Aynı şey benim başıma gelseydi demek sen böyle yapacaktın öyle mi? Ben senin yerinde olsam sevdiğim insanla sonuna kadar yan yana olmak isterdim... DEVAMI YARIN