"Sen müthiş bir adamsın Haşim!"

A -
A +

Haşim Bey, Murat kapıdan çıkar çıkmaz sinsi bir gülümseme ile çantasından bir kâğıt daha çıkartıp dava dosyasının içindeki Murat'ın imzalamış olduğu kağıtların arasına onu da ekledi. Yaptığı işten memnun olmuş bir tavırla kâğıtları eline alıp bir kez daha baktı. Sonradan eklenen evrakta Murat'ın doğacak çocuğu için hiçbir hak iddia etmediği ve velayetinin ve çocuğuyla ilgili her türlü hakkın karısı Betül Karahan'a verilmesini kabul ettiği yazıyordu. Hemen telefona sarılıp Şükrü Beyi aradı: - Tamam beyefendi, gereken imzayı aldım. Bu evrakla mahkemenin karşısına çıktığımız zaman her şey bizim olacak. Bir daha çocuk için sizi rahatsız edemeyecek. Şükrü Bey heyecanlanmıştı. Bu, sesine de yansıyordu: - Ben çocuğa kendi soyadımı verebilecek miyim? - İstediğiniz her şeyi yapabileceksiniz efendim. Hiç merak etmeyin! Şükrü Bey bir kahkaha attı: - Sen müthiş bir adamsın Haşim. Bu iş eğer bu şekilde sonuçlanırsa iyi bir ikramiyeyi hak ettin. - Sağ olun efendim. Çok teşekkür ederim. Şükrü Bey telefonu kapattıktan sonra mutlu bir şekilde arkasına yaslandı: "Tamam, işte bu kadar. Bir daha ayak altında dolaşırsan Murat Efendi, bu sefer benim yöntemlerim devreye girecek. Seni doğduğuna pişman edeceğim!.." O gece evine mutlu bir şekilde döndü Şükrü Bey. Hemen içeri girer girmez Naşide Hanıma olanı biteni özetledi, sesi oldukça keyifliydi. - Bir aksilik çıkmaması için her şey ayarlandı. Betül mahkemeye gelmeyebilir. Haşim halledecek. Naşide Hanım kocasına yaklaşarak fısıldadı: - Ama kız illa ki gideceğim diyor. Mahkemeye o da katılacakmış. Şükrü Bey yüzünü buruşturdu: - Ne gerek var yahu? Vekaleti var Haşim'de. Naşide Hanım kollarını iki yana açtı: - Israr ediyor Şükrü, ben ne yapayım. Üzerine de gitmek istemiyorum. Biliyorsun sinirleri laçka... Şükrü Bey başını iki yana salladı: - Dur bakalım, hele o gün bir gelsin, az bir şey kaldı şurada. Akşam yemeğinde annesinin ısrarlarına dayanamayan Betül sofraya gelmişti. Şükrü Bey kızını görünce ona doğru yürüdü: - Benim güzel prensesim nasıl bakayım, hazırlanıyorsun değil mi? Haftaya Paris'e uçuyorsun... Betül hafifçe gülümsedi babasına. Sonra sofraya yürüdü ve birden bir şey hatırlamış gibi döndü: - Murat biliyor mu mahkeme tarihini? -Şükrü Bey durakladı: - Biliyor, bugün gelip imzasını atmış, hiçbir şey talep etmediğine karşılık imza vermiş. Çocuğun da bütün haklarını velayetini, vesayetini sana bırakmış. İstemiyor anlayacağın. Betül gözlerini kıstı ve hafifçe mırıldandı: "Demek öyle!.." > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.