Ama minik bebek zamansız uyandığı için huzursuzdu ve ağlamaya devam etti. Haydar öfkeyle bir küfür savurarak fırladı yerinden. Elmas'ı kolundan tuttuğu gibi savurdu duvara doğru. Genç kadın can havliyle bebeğine sarıldı. Ona bir şey olmasın diye üzerine kapandı. Haydar'ın gözü dönmüştü artık. Elinin tersiyle şiddetli bir tokat patlattı karısının yüzüne. Dudağının kenarından ince bir şerit halinde kan sızmaya başlamıştı Elmas'ın. Gözlerini patlatarak haykırdı öfkeyle: - İkinizi de geberteceğim... Haydar sallanarak yürüdü. Sabaha karşı evde çıkardığı huzursuzluk ardından da karısına karşı şiddet kullanmasından sonra her zaman olduğu gibi ceketini alıp fırlamıştı dışarıya. Paraya ihtiyacı vardı. Babasından gereğinden fazla tırtıklamıştı bu sefer. Hayrettin Bey kuşkulanmaya başlamış ve son noktayı birkaç gün önce koymuştu: - Seni adam olursun diye everdik, işin hazır, bu aylaklığın sonu nereye varacak bilmiyorum ama benden bu kadar. Yoksa sen incir dikeceksin ocağımıza. Zaliha Hanım ise her zaman olduğu gibi oğlunun tarafını tutmuş, kocasıyla zıtlaşmıştı. O Haydar'ın ağzından çıkan her şeyi yerine getirerek oğlunun sevgisini kazanacağını düşünen bir anneydi. Zaten Elmas'a olan düşmanlığının nedeni de buydu. Oğlunu paylaşamamak!.. Ayrıca onun genç ve güzel olmasını da hazmedemiyor, için için kıskanıyordu. Haydar sokaklarda başı boş dolaştıktan sonra bir çorbacıya girip bir tas çorba içti. Akşam içtiği içkinin verdiği sarhoşluk geçmiş, başına bıçak gibi bir ağrı saplanmıştı. Durmadan sigara içiyordu. Akşam bir ara esrarlı sigara da içtiği için bedeni allak bullaktı. Sokakta dolaşmasının sebebi babasının evden ayrılmasını beklemekti. Çünkü sabah sabah nasihat dinleyecek hali olmadığını düşünüyordu. Saat ona doğru yeniden eve döndü. Zaliha Hanım uyanmış kahvaltı ediyordu. Oğlunu görünce abartılı bir sevgi gösterisine başladı: - Benim aslanım gelmiş, neredeydin yavrum bu saatlere kadar? - Konuşma anne, canım çok sıkkın zaten. Zaliha Hanım endişeyle baktı oğlunun yüzüne. Sakalları uzamış, gözlerinin altı kararmıştı: - Ne oldu yavrum, Haydar'ım? - Anne, paraya ihtiyacım var. Hemen bulamazsam halim perişan... Zaliha Hanım gözlerini açtı: - Ama yavrum daha geçen gün baban para verdi.. Haydar sinirli bir şekilde elini masaya vurdu: - Bitti... Bitti işte. Bu veledin masrafı o kadar fazla ki... Zaliha Hanım oğlunun öne sürdüğü bahanenin geçersiz olduğunu gayet iyi biliyordu. Haydar ev için, karısı ve oğlu için tek kuruş dahi harcamıyordu. Her şeyi Hayrettin Bey karşılamaktaydı. Gülsün mü ağlasın mı bilemedi. Ama aksi bir şey söylerse oğlunun vereceği tepki gün gibi ortadaydı. Yutkundu: - Ben babanla konuşurum oğlum... > DEVAMI YARIN